29 Haziran 2008 Pazar

Microsoft 'un Altın Kuralları

Bill , 1 Temmuzda şirketten ayrılıyor.

Geriye bıraktığı kuralları ise şöyle ;

Yazılımı bir hayal dünyası aracı gibi düşün

Otuziki yıl önce firmayı kurduğumuzda yazılımın önemli olacağını düşünmüştük.Geçen on yıllara bakınca yazılımın yarattığı değer ve popüler yazılım platformları hiç olmadığı kadar daha büyük

Gates okuldayken yazılımları incelediğinde hayal dünyası olarak adlandırıyor ,bir şeyler olacağına inanıyordu.Bu ise devrim ‘in başlangıcıydı.

Mühendislerin işlerini yönetmesine izin verin.

Microsoft ‘da çalışan 90.000 kişiden 30.000 ‘i mühendis.Başlıca her kararda gruplar halinde toplanıp tartışıyorlar.Onlar yalnızca maaşlarını alan iş insanları değil.

Bilgisayar delilerinin bir çok da oyuncağı var.8 milyar dolarlık Ar – Ge ile dünyada en büyükler.

Gates ‘e göre belli bir pozisyondaki her yönetici en az beş mühendisle yakın arkadaş olmalı.

Paranoyaları kurumsallaştırmak

Birkaç yıl önce çalışanlar Linux ve açık yazılımların Microsoft ‘ u yok edebileceği endişesine kapılmıştı . Bu günse Açık yazılımlar Microsoft ‘un yanı sıra kullanılıyor. Sonuçta o Linux karşısında pazar payını arttırdı.

Yazılım şefi Ray ,

Belki bu bir paranoya ama etrafımızda her zaman bizi aşağıya çekmeye çalışan rakipler oluyor. Paranoya ise bizim çabuk toparlanmamızı sağlıyor.

diyor.

Uzun dönemli Yatırım

Şu an başarılı bir ürünümüz Share Point .Bu ürün şirketlerin işbirliğiyle dahili ve genel web sitesi yapmalarına imkan veriyor. Bu yıl 1 milyar dolar kazandıracak.Fakat 10 yıl içinde de geliştirilecek.

Firmadan Robbie ,

‘’Biz bir döneme yatırım yapıyoruz .Çünkü dönemin diğer zamanı geldiğinde fırsatlar ortaya çıkacak .Bu firmanın kendini düşünebilmesinin bir yolu ‘’ diyor.

kaynak:money cnn

26 Haziran 2008 Perşembe

Yalnız Ülkeler Sporda Başarılı Olabilir

Ne zaman bir ülke için ‘’ gelişmemiş ‘’ dense beceriksizlik şeklinde anlaşılır.

Oradaki insanların başarmak ve gelişmek için yeterli kapasiteye sahip olmadığını çağrıştırır.

‘’Gelişmemiş ‘’ kelimesinin olumsuz etkilerini azaltmak için çeşitli politik inandırma kuruluşları ve medya Üçüncü Dünya Ülkelerine ‘’Gelişmekte Olan Ülkeler ‘’ derler.

Üçüncü dünya demek daha doğrudur. Çünkü ‘’ Gelişmekte ‘’kelimesi bir şeyleri yapmak için geç kalmak söyleminin üstü kapalı yoludur.

Bu kelime bu ülkelerin ekonomik olarak kötüye gittiği göz önüne alındığında da anlamsızdır.

Geçen yüzyılın ikinci yarısından itibaren batı , geride kalan ülkelerde onlara teknoloji getirdiği ,iş alışkanlıklarının nasıl olması gerektiğini öğrettiği gibi yardım ettiği kanısını uyandıran bir izlenim bırakmıştır.

Bu durum ise emperyalizm hayallerinin son versiyonudur.

Gelişme senaryosuna göre batılı yatırımlar üçüncü dünya ülkelerine serbest olarak girer ve ülkelerindeki yüksek işçilik maliyetlerinden kurtulurlar.

Böylece sermayelerini daha da güçlendirerek daha fazla üretim ,iş imkanı ,satınalma gücü ve Pazar yaratabilirler.

Böyle bir ‘’ Gelişme Teorisi ‘’ ise Üçüncü Dünya Ülkelerini iliğine kadar sömüren bağımlı kapitalizm anlamına gelmektedir.

Bu ülkelerdeki insanların tarımın nasıl yapıldığını , balığın nasıl tutulduğunu bilmelerine gerek yoktur.

Güce dayanan hakimiyetin sonuçları yalnızca yoksulluk ve çatışma değildir.

Ekonomik yapının hakimiyeti çok uluslu şirketlerin Kuzey Amerika ,Avrupa ve Japonya ‘daki merkezlerine bağlanır.

Üçüncü dünya ülkelerinin ekonomileri kendi içlerinde ve birbirleri arasında teknoloji ,organizasyon ,sermaye akışı konularında bölünmüş ve bütünleşmemiş şekilde kalırlar.

Özet olarak dünya ekonomilerinin daha iyiye giderek dünya insanlarının ihtiyaçlarının karşılanması için neye sahip olduğunuz önemlidir.

Sporda ise henüz emperyalizm yoktur.Bu ülkeler antrenörlerini , oyuncularını , taktiklerini kendileri eşit şartlarda belirleyebilir.

Böylece başarı şanslarıda ortaya çıkar.


kaynak:michael parenti

23 Haziran 2008 Pazartesi

Uluslararası Pazarlarda Farklı Stratejiler

1990 ‘ların sonlarında globalleşmenin artışıyla iş analistleri diğer ülkelerdeki farklı iş yapma stratejilerinin başarılarını araştırmaya başladılar.

Bu araştırmalar uluslar arası stratejilerin birkaç farklı yöne eğilim gösterdiğini ortaya çıkardı.

Başlıca eğilimler ise Çoklu Yerel ve Global Stratejilerdir.

Çoklu Yerel ve Global stratejiler arasındaki en önemli fark ;

Çoklu Yerel uluslar arası Stratejiler her bir ülke ve bölgede bireyleri temel almış ,

Oysa Global Stratejiler ülke sınırları genelindeki özellikleri dayanak kabul etmiştir.

Bu yüzden ;

Çoklu Yerel Uluslar arası Stratejiler farklı ülke veya bölgelerdeki müşterilerin ihtiyaçlarını anlamaya çalışırken ,

Global Stratejiler ürün ve pazarlama faaliyetlerini ülke sınırlarına göre standartlaştırmışlardır.

Çokuluslu firmalar bu stratejilerden birisine güvenmek yerine farklı ürün ve servislerde farklı stratejiler izlemiştir.

Örneğin bir firma elektronik ürünlerinde Global Strateji , aksesuarlarında Çoklu Yerel stratejiler izlemiştir.


kaynak:referenceforbusiness

18 Haziran 2008 Çarşamba

Gelişmekte Olan Ülkelerin Gelişmesi Kendilerine Bağlıdır

Gelişmekte olan ülkelerin gelişebilmek için iki alternatifleri vardır ;

İlk alternatife göre ;

Zengin ülkeler maddi yardımlarla gelişmeyi şekillendirir ,kaynak ve ticaret fırsatlarını onların lehine kullanarak gelişmelerini sağlarlar.

Diğer alternatif ;

Gelişme konusunda gözden kaçan nokta ise gelişme faktörlerinin fakir ülkelerin kendilerince belirleneceği ve diğer ülkelerin yalnızca sınırlı bir rol oynayacağıdır.

Bu durum gelişmekte olan ülkelerce vurgulansa da zengin ülkeler tarafından sıkça unutulur.

Resmi çevrelerde yıldırmaya veya dikkatleri başka yöne çevirmeye yönelik olağanüstü bir çaba harcanır.

Çabanın amacı zengin ülkelerin daha az zarar görüp daha fazla kazanç sağlamasıdır.

Her ikisi de fakir ve ağırlıklı tarım ekonomisi olan Vietnam ile Nikaragua ‘yı göz önüne alalım.

Her ikisi de uzun yıllar çatışmalara katlanmak zorunda kalmış ve önemli dış yardımlar almışlardır.

Fakat yalnızca Vietnam fakirliği önemli ölçüde azaltabilmiş ve 1988 ‘den bu yana ortalama yıllık % 5 büyümektedir.Nikaragua ise ekonomik olarak bataklığa sürüklenmiş ve çok fakir insanların yaşadığı bir toplum yaratmıştır.

Vietnam 1994 ‘e kadar Amerikan ambargosu ile yaşamış ve hala dünya ticaret örgütünün dışındadır.

Tüm bu engellemelere rağmen kahve ve diğer tarımsal ürünler ihracatını arttırmış ve özellikle tekstil sektörü sayesinde başarılı bir değişim yaşamaya başlamıştır.

Nikaragua ise Amerika ile tercihli ticaret olanaklarına sahiptir ve ayrıca milyarlarca dolar borcu silinmiştir.Tüm bunlara rağmen kahve ve tekstil sektörleri henüz Vietnam ‘la rekabet edebilir bir düzeye gelememiştir.

Vietnam , Nikaragua ‘yı neden geride bırakmıştır ?

Cevabı ülke içindedir.Tarih ,ekonomik ,politik kurumlar ekonomik başarıyı belirlemiştir.

Amerikan pazarlarına giriş kolaylıkları ve batılı yardımlar Nikaragua ‘nın sosyal ve ekonomik tarihinde galip gelmesine yol açmamıştır.

Bir çok gelişmekte olan ülke tecrübeleri ,başarıda ülkelerin kendilerine özgü dahili faktörlerin önemini teyit etmektedir.

Vietnam gibi son dönemlerin süper yıldızları Çin ve Hindistan ticarette kendi özelliklerinden yararlanmışlardır.

Afrika ve Orta Amerika ülkeleri ile karşılaştırıldıklarında yardımlardan da fazla pay almamışlardır.

Fakat ülke içinde yaratıcı reformları hayata geçirerek zenginleşmekte ve yoksulluklarını azaltmaktadırlar.

Gelişmekte olan ülkelerin gelişme kararlarını kendilerinin vermesi gerekir.


kaynak:foreignaffairs

16 Haziran 2008 Pazartesi

Değişen Pazar Koşullarına Verilen Hızlı Cevaplar Satışları Patlatır

Değişen Pazar koşullarına hızlı cevaplar vermek aynı zamanda yüksek dereceli yaratıcılığın talebiyle de ilgilidir.

Otomobil icat edildiğinde patlayan bebek koltuğu talebi gibi bir durumla Fuji ‘de karşılaşmıştı.

Film pazarında geliştirilen bir çok uygulamadan farklı olarak Fuji analog film pazarını geliştirmişti. Digital görüntüleme yerine analog fotoğrafa yönelmişti.

Artık bu gün kimyasal konusundaki tecrübesiyle yeni pazarlara yayılabilme şansına sahiptir.

Önce rekabet , sonra ise çok sayıdaki yeni uygulamalar arasından öncelikleri belirlemek ve öncelikleri gizlemek.

Ve şirket organizasyonunun bakış açısını on yıllar için benimsenen bir kimlik haline getirmek.

2006 yılındaki yeniden yapılanma sonrası şirketin özel teknolojisiyle daha fazla çeşitlendirilmiş ürün hattı yönetimine geçerek pazara girmek.

Sonuçta 2006 yılında 1.2 milyar dolarlık panel satışına ulaşmak ve 2009 ‘da iki katını hedeflemek.

Şirket ayrıca kozmetik ve diet tamamlayıcı ürünlerinde büyümektedir.

Firma stratejisine değinirsek ;

Özellikli Ar – Ge birimi kurulmuş ,

İşbirliği yaratacak satın almalar gerçekleştirilmiş ,

Yönetim ve altyapı verimliliği için altı tane yeni birim oluşturulmuş ,

Orta düzey yöneticilerden oluşan küçük gruplar halinde yapılan beyin jimnastiği içeren toplantılarla Fuji geleceğinin yönü belirlenmiş.

Bin tane çalışanından büyüme için fırsatların tanımlanması ve rekabet konularında 2 sayfayı aşmayan özet görüşleri alınmış.

CEO ‘su ‘’ Bir yönetici olarak insanların daha geniş açılı düşünebilecekleri ve kovulurlarsa nedenlerini anlayabilecekleri bir kültür yaratmalısınız ‘’ diyor.


kaynak:hbs

13 Haziran 2008 Cuma

Zenginlik Ve Demokrasi

Demokrasi hassas bir sistem olup başkaları tarafından zorla uygulatılabilecek özelliklerde değildir.

Demokrasi ;

- Kanunlara uyan insanlar ,

- Özelliklerini korumak için sağlam bir anayasa

- Özgür basın

- Sağlam finans kanun ve uygulamaları

- Eğitimli bir toplum

- Politikacıların düzgün çalışması için sağlıklı bir eleştiri kültürü

Gerektirir.

Zimbabwe ,İtalya ,İsviçre veya Amerika ‘ya bakın.

Bir yerde demokrasi yoksa ,orası zenginlik ve eşitliğe ne kadar yakındır ?

Bu konuda düşünün

Belki de bu soru sizin için


kaynak:askmetafilter

12 Haziran 2008 Perşembe

Yaratıcı Girişimcilik İçin Firmanın Değil Fikirlerin Büyüklüğü Önemlidir

Bir firma ne zaman yeni bir ürün hikayesi ile tanışsa , ürünün ötesinde çözülmesi gereken problemlerle de karşılaşır.

Rekabetçi bir yenilik olabilmesi için tedarikçiler ,yan sanayi ,dağıtım kanalları ve tüketicilerle ilgili yeni olanakların ,alışkanlıkların ortaya çıkarılması gerekir.

Tripsas firması katlanır bisiklet üretmekteydi.

Firmanın katlanır bisikletlerle ilgili yaratıcılık anlayışı geleneksel bisikletler üzerineydi.

Yalnız katlanır bisiklet üzerinde düşünmeye başladığınızda çoğu insanda oluşan imaj küçük tekerlekli , gerçek bir bisiklet olarak sınıflandırılamayacak tuhaf bir araçtı.

Müşteriler ve dağıtım kanalları gözünde bu ürün farklıydı.

Montague ise Tripsas ile çalışan gönüllü bir bisikletçiydi.Katlanabilir fakat müşteriler gözünde daha sağlam gerçek bir bisiklet yapmak istiyordu.


Konunun üzerinde çalışarak bir prototip üretti ve oğlu David bu ürünü herkesin talep edebileceği ticari bir ürün haline getirdi.

Montague bu gün dünyanın önde gelen her büyüklükte katlanabilir bisiklet üreticilerinden biridir.

Ekonominin aktörlerinden girişimciler ,taleplere jet hızıyla yetişmeleri gerektiğini ,yenilik harcamalarının ise business class uçak bileti farkı olduğunu hatırlamalı.

Güvenlik ,alt yapı ,fiyatlama konularının yanında müşterilerin talepleri karşısında ne sunulduğunun anlamı önemli.


Bir üründe yer alan tüm parçalar düz bir çizgi şeklinde değildir.Girişimciler için düz çizgiden ayrılmak ilgi çekici , yaratıcı rekabet olanakları ortaya çıkarabilir.

kaynak:hbs

11 Haziran 2008 Çarşamba

Türkiye Bir Üçüncü Dünya Ülkesi midir ?

Yahoo.answers 'ın Sor ,Cevapla ,Keşfet Sayfasında sorulan yukarıdaki soruya verilen cevaplar şöyle ;

Cali chick (En iyi cevap seçilmiş )

Hayır, Gelişmekte olan bir ülkedir.Bir çok batı ülkesinden daha hızlı büyümektedir.Avrupa ‘ya ihtiyacı yoktur.Yeterli kaynaklara sahiptir. 20 yıl içinde gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşacaktır.

Peter

Geçen yıl orada bulunmuştum .3.dünya ülkesi olduğunu düşünmüyorum.Gelişmiş bölgelerinde oldukça yüksek standartlar var.

Hala misafirperverler ve zengin bir kültürleri bulunuyor. Çok geçmeden kesinlikle tekrar gideceğim ,ben bu ülkeyi seviyorum.

Katie ;

Bilmeyi isterdim

YabancıK

Türkiye gelişen bir ülkedir.Eğer gelişmiş bölgelerinde dolaşırsanız batılı bir ekonomi gibi bir izlenime kapılabilirsiniz.Bu bölgelerin dışına çıkarsanız resim değişir.

İnsanlarına bir çok sözler verilmiştir. Ama hala geniş bir orta sınıfa ulaşamamıştır.

Nightwol

Eğer Batısına giderseniz gelişmekte ,doğusuna giderseniz 3.dünya ülkesi diyebilirsiniz.

Michael S

Birkaç kez gittim. 3.dünya ülkesidir diyemem.Yalnız hayat standardında ,insan haklarında batı ülkelerine yakın değil.

Angel

Hayır 2.dünya ülkesi

Sandi

Afrika ile karşılaştırılması anlamında fakir bir 3.dünya ülkesi değil.

10 Haziran 2008 Salı

Bazen Patronlara da Kırmızı Kart Göstermek Gerekir

Şirketi kurucuları ne zaman terketmeli ?

Sanki çıldırmış gibi kısa bir sürede yeni bir girişim firması pazara sunuldu.

Bir kaç girişimci , kendi liderlik rollerinin ötesinde bir gelecek beklemeye başladılar.

Kurucularla ilgili ilk ön araştırmamda yönetim kurullarını inceledim.7 – 8 kurucuyla görüştüm.Şok olduğum ilk kritik konu hiçbirisi şimdiye kadar bir firma kurmamıştı.

Bir sonraki öğrendiğim ise kuruculardan hangisi işini iyi yapıp firmayı ileriye taşıyacak olsa kovulmuştu.

Ortaklardan biri firmanın teknolojisini geliştirip ,bazı önemli satışlarla şirketi çıkışa geçirdikten sonra yürüyen bir sistemi oluşturmuş fakat , ünvanı diğer ortak CEO tarafından aşağı indirilmişti.

Bu şoklardan sonra bir tankeri ,hız teknesi kaptanının kullanamayacağı anlaşılmıştı.

Bir sonraki adım olarak firmada araştırma süreci başlatıldı ve ne kadar değerli materyallere sahip olunduğu ortaya çıkarıldı.

Kapsamlı araştırmalar sonucu IBM ‘de uzun yıllar çalışmış sektörde çok tecrübeli birisi CEO ‘luğa getirildi ve firma olumlu bir seyir izlemeye başladı.

Bu örneğin bize gösterdiği kurucuların başlangıçta aldığı yanlış kararların kaçınılmaz olumsuz etkilere yol açabileceğidir.

Bir önceki CEO ise zengin ve konuşmasıyla etkileyiciydi.Yalnız bu özellikler başarı için yeterli değildi.,Çünkü firma yeni kurulmuş ve küçüktü.İşten anlayan insanların yönetime gelmesi gerekiyordu.

Sonraki aşamada daha önce ünvanı indirilen ortağın dönüşü muhteşem olmuştu ,bir prens gibiydi , ama konusuna hakim prens .

kaynak:hbs

9 Haziran 2008 Pazartesi

Dünya Sokaklarından Görüşler

Dünya bankası internet sitesinde yer alan görüşlerden bazıları şöyle ;


Abdurashid Solijonov

Gelişmiş ülke hükümetleri politik ve ekonomik çıkarlarını gerçekleştirebilmek için gelişmekte olan ülkelerdeki yolsuzlukları desteklerler.Gelişmiş ülkeler global arenadaki gerçek güçtür.Güçlü aktörler sistemleri kontrol etmek isterler. Bu yüzden en önemli çıkmaz da burada ortaya çıkar.

Akiode Olusegun

Toplumlarda görülen yolsuzluklar bence şöyle ortadan kaldırılabilir veya azaltılabilir

Bu konu çocukluktan başlayan aile hayatı ile ilgilidir.Yozlaşmış çocuklar dünün bebekleri ,bu günün yetişkinleridir belki de toplumların liderleridir.O zaman kirli kumaşlardan temiz elbiseler yapmaya ihtiyaç vardır.


Jens Luneburg

1986 yılından beri dünyada kamu işleri konusunda mühendislik yapıyorum.Yolsuzluklar ortadan kaldırılabilir mi ? Kesinlikle evet. Bunun için şeffaflığın ve sorumluluğun arttırılması gerekir.

Edgar

Yolsuzluklardaki en büyük teşvik , toplumlar için karar alan kurumların keyfi davranışlarıdır. Bu konuda geçmişteki kanıtlar uçup gitmiştir.Teknolojinin gelişmesi bu konuda da olumlu etkiler yapabilir.


kaynak:discuss.worldbank

6 Haziran 2008 Cuma

Kazanamayacağınızı Düşünerek Kazananabilir misiniz ?

Geçenlerde bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittiğim bir tamircide yaşadıklarım bazı şeyler hatırlattı.

Küçük bir işyeri olan arkadaşımız ,27 yaşında , gözlerinden ışıklar parıldayan bir gençti .

Bir süre çalıştıktan sonra kendi işyerini açmış ve iki kişi çalıştırıyordu.

Konuşurken ‘’Batılılar büyük adamlar ‘’ diye bir ifade kullandı.

Bu sözler bana geçmişteki düşüncelerimi çağrıştırdı.

Benzer düşüncelere sahiptim. Tabi batılılarla aynı iş ortamında çalışana kadar.

Onlarla çalıştığım dönemde yaşadıklarım , geçmiş düşüncelerim konusunda önemli tereddütler uyandırdı.

Üst düzey yöneticilerdi.

Ama aya giden ,bir çok teknolojik gelişmeye imza atan insanlarla benzerlikleri var mıydı ?

Bu sorunun cevabını veremedim.

Aklımda kalan tek şey kibar davranışlarıydı.

Sonra şunu düşündüm ;

Benim ülkemden de örneğin Nasa ‘ya, Microsoft ‘a çalışmaya giden insanlar vardı. İçlerinde teknoloji şirketini iyi bir fiyata satıp ,başka bir şehirde yenisini kuranlar yok değildi.

Ülkemin daha az gelişmiş bölgelerinden yetişip dünyada önemli üniversitelerde öğretim üyesi olanlar da vardı.

Bu durumda biz neden hayranlıkla batıya şimdi ise gelişen doğuya bakarak sürekli boyun jimnastiği yapan bir seyirciydik ?

Yoksa kendimize güvenerek ve geliştirerek iyi bir oyuncu olabilir miydik ?

5 Haziran 2008 Perşembe

Futbolda , İş Hayatında , Pazarda , Politikada Orta Saha Çok Önemlidir

Futbolda , orta sahanın iyi ya da kötü olması kritik önem taşır. Orta sahadaki oyuncular takımın ilerleme hızını belirler .Oyunu kurmak için topu ileri veya savunmaya verirler.Karşı takımın ataklarını keserler.

İş hayatında orta saha üzerine odaklanmak pek populer değildir.Bize göre ise çok önemlidir.

Orada uzmanlar uygun fiyatlı ürünleri müşteri özelliklerine göre ayrıştırır.

Bazen düşük fiyat yüksek adetle satışı ateşleyerek maliyetleri aşağı çekerler.

Bir çok Şirkette orta saha dışlanmıştır.

Halbuki orta sahanın önemi kritiktir.

Pazarın da tam ortasını temsil eder.


Amerika Otomobil pazarında General Motor ve Ford orta sahayı kontrol ederdi.Günümüzde ise Toyota ‘nın kontrolünde.Bu kontrol Toyota ürün hattı stratejisi için son derece önemli.

Toyota yalnızca orta sınıf pazara otomobil satmaz.Pazarın tüm bölümlerine satar.

Ama oto satıcılarının çan eğrisi dağılımında orta sınıfta fiyatla zirve yapar.

Orta sahayı kontrol edebilen bir firma üretim hattındaki ileri ve geri alanlarıda kontrol edebilir.

Süpermarketler zinciri Tesco ‘ya bakalım. Müşterilerine ,iyi – daha iyi – en iyi olarak 3 tane opsiyon sunar.

İlave olarak ,herkese uyacak tek ölçekli bakkaliye ürünü satmaz.Artık hızla yeniden şekillenmekte olan pazarın isteklerini anlayarak onlara 7 farklı mağaza formatında hizmetle cevap verir.

Kullandığı slogan ise her mağazasında aynıdır . Daha İyi – Daha Sade – Daha Ucuz.

Soru sonra şuraya gelir .

Bir şirket yalnızca orta alanı kontrol ederek oyunu oynayabilir mi ?

Cevap Evet ‘ tir .Yalnız bir şartla ;


Plan tam ve her açıdan ikna edici olmalıdır.

Birkaç yıl önce
C.Schwab brokerlık firması yolunu kaybetmişti.Maliyet yapısı yukarıya doğru sürüklenirken , rakipleri karşısında fiyat kırmak zorunda kalıyordu.

Araştırmaların gösterdiği adres pazarın geniş orta bölümüne yönelmesi şeklindeydi.

Orta saha bir amaçtır. Eger Schwab doğru müşteriye doğru hizmeti verseydi , varlıkları büyüyecekti.

Orta sahayı kontrol politikada da çok önemlidir.2 parti farklı yollar denese de orta sınıf değerini yakalayan yarışı kazanır. Çünkü bağımsızlar buradadır.

Sizde orta sahayı kontrol etmenin tutarlı bir strateji olduğu konusunda aynı fikirde misiniz ?

Bu konuda farklı örnekler düşünebilir misiniz ?


kaynak:hbs

3 Haziran 2008 Salı

Kanada Gelişmiş Bir Ülke midir ?

Yahoo.answers 'ın Sor ,Cevapla ,Keşfet Sayfasında sorulan yukarıdaki soruya verilen cevaplar şöyle ;

Silly World ;

Bizim kendimizi savunacak büyüklükte bir ordumuz bulunmakta. Gücümüzle başkalarını ezmek niyetinde (emperyalist) değiliz.

Sağlık konusuna çok önem veriyoruz. Çünkü insanlarımızın sağlığı paradan daha önemli.

Umarım bir gün Amerika Biz ‘ i yakalayacaktır.

Impska ;

Bir Kanadalı olarak bu soruyu dikkatli bir şekilde cevaplamak kolay değil

Kanada kesinlikle gelişmiş bir ülkedir.Birleşmiş Milletlere göre hayat standardında 4. sıradadır.Bu sıralamada Amerika 12. dir.

Kanada ve Amerika sömürgede yerleşen toplumlardır.Gelişme konusunda aynı yolları takip etmişlerdir.

Kanada Amerikada yaşanan siyah – beyaz bölünmesini yaşamamıştır. Çünkü bizim ülkemizde kölelik olmamıştır.

Politik yaşamda kutuplaşma yok gibidir.Çoğu Kanadalı görüşlerinde dengelidir.Görevi başaramayandan alır ,diğerlerine verir.


GogoBerr ;

Söyliyeceğim Kanada gelişmiştir.Çünkü yoksulluk çok düşüktür.Eğitim alan çocukların oranı çok yüksektir.

Yalnız Ve Fakir Ülkeler İçin Daha Fazlasını Yapabilirim

Eriko Yamaguchi ,26 yaşında bir Japon , Motherhouse firmasının sahibi.

Business Week dergisi tarafından Asyada düzenlenen En İyi Genç 25 Girişimci adaylarından birisi.Bu yarışmada en iyi girişimci okuyucu oylarıyla seçiliyor.

Firması , dizayn ,üretim süreçleri ,gelişmiş ülkeler standardında kalite kontrol ile gelişmekte olan ülkelerde yüksek kaliteli ürünleri içeren markalar yaratmayı planlıyor.

Motherhouse ‘ un ilk ürünü olan bitkisel elyaftan yapılan çantalar Bengaldeşde üretiliyor.Bu ürünü kendi mağazasında ,Japonya da büyük mağazalarda ve web sitesinde satıyor.

Eriko Yamaguchi,Japonya da siyaset bilimi okumuş ,daha sonra kalkınma çalışmaları konusunda Bengaldeşte master derecesine sahip.

Bengaldeşte Mitsui firmasında staj yapmış. Amerikan Gelişim Bankasında Amerika ‘da 2 yıl yaz boyunca çalışmış.

Girişimciliğe başlangıcını şöyle açıklıyor ;

Üniversite 'de okurken ,yalnızca o yerde doğduğu için Okula gidemeyen çocuklarla ilgili vizyon sağlayan bir organizasyon için 2 yıl yaz boyunca Amerika’da çalışmak için seçildim.

Daha sonra gerçek tecrübeyi yaşamak için Asya’nın en fakir ülkesi olan Bengaldeş’e gittim.

Bu Ülkede uzun dönem politik istikrarsızlıklar gördüğüm için bağışların ,yabancı ülke yardımlarının insanların asıl ihtiyacı olan şeyler olmadığını anladım ,

Bengaldeş ‘te yaşayan insanlara verimli ve sürdürülebilir bir geliri nasıl sağlayabilirim ?

konusunda düşünmeye başladım ,

Ve cevabı buldum ;

Gelişmiş ülkelere yüksek kaliteli ürünler ihracatını desteklemek.

2 Haziran 2008 Pazartesi

Global İş Stratejilerinde Standartlaşma Ve Çoklu Yerel Stratejiler

Global Stratejilerde Standardizasyon Yaklaşımında ;

Uluslar arası pazarlar da standardizasyon göz önüne alındığında iki varsayım ortaya çıkar.

- Dünyadaki müşteri ihtiyaçları giderek artan bir şekilde benzeşmektedir.

- Müşteriler yüksek kaliteli ,düşük fiyatlı ,gelişmiş özellikleri olan ürünleri tercih ederler.


Yinede standartlaştırılmış Global Stratejiler bazı önemli yararlar sağlarlar.

Firmalar pazarlama harcamalarını düşürebilirler.

Örneğin Pepsi dünyada tüm ülkelerde aynı televizyon reklamlarını kullanmaktadır.Yaklaşık yıllık tasarrufu 10 milyon dolardır.

Pazarlamadaki avantajları dışında Global Stratejiler dizayn , paketleme , üretim , dağıtım ,müşteri hizmetleri , yazılım avantajları sağlayabilir.

Diğer bir düşünce olan Çoklu Yerel Strateji ‘ye göre

Firmalar , uluslar arası pazarlardaki ürün ve servislerini kişiye özel şekillendirmelidir.Bu en azından stratejinin bir parçası olmalıdır.

Örnegin KFC Japonya pazarına standart ürünleriyle girmiş fakat çok geçmeden stratejisinin Japon müşterilerin ihtiyaçlarıyla uyuşmadığını fark etmiş ve değiştirmiştir.

Sonuç olarak yemeklerin servisini Japon tercihlerine uygun olarak daha küçük parçalar halinde yapmış , diğer restorantların olduğu kalabalık yerlere yerleşmiş ve fast food tecrübesi güçlü bir talep yaratmıştır.

kaynak:referenceforbusiness

1 Haziran 2008 Pazar

Küreselleşmenin Yanlış Uygulayanlar İçin Anlamı Geriselleşme mi ?

Dünyada gelişmiş ülkeler küreselleşme sayesinde zenginliklerini arttırıyor.

Gelişmekte olanların az sayıda uyananları gelişiyor.

Diğerleri ise küreselleşirken aslında geriselleşiyor.


1980 ve sonrasında dünyada savaşlar medeniyet kelimesinin arkasına saklanılarak olabildiğince ekonomik ve kültürel alanlarda yapılıyor.

Gelişmiş ülkelerin stratejileri , küreselleşme adı altında az gelişmiş ülkelere yutturuluyor.


Bu ülkelerde yaşayan insanlar çokuluslu firmaların yeni ürünleri , konseptleriyle birlikte kültürleriyle de tanışıyor ve ülkelerinin geliştiği duygusuna kapılıyorlar.

Çeşitli stratejilerle ülkeleri sanayi üretiminden uzaklaştırılıyor. Tarım üretimleri tavsiyelerle azaltılıyor.

Oysa artan ithal ürünlerin pazarları ele geçirmesi sonuçta kar transferini de beraberinde getiriyor.


İnsanlar kısa sürecek pembe bir rüyada yaşarken aslında fakirleştiklerini önceleri fark edemiyorlar.Bu rüyanın sonsuza kadar devam edeceğini düşünüyorlar.

Gelişmişlere bakarak kendi stratejilerini geliştirmeye gerek görmüyorlar.

Dünyaya algılatılanın dışından bakabilenler , oyunun bu şekilde oynanmasında bir yanlışlık olduğunun farkına varsalar da , medyada yeterince yer bulamıyor ve gelişmeleri geniş toplum kesimlerine anlatamıyor.

Medya da insanları ülkelerinin gerçek gündemlerinden uzaklaştırıyor.

Sonucunda yanlışları görenler , sanki gelişmeye ve küreselleşmeye karşılarmış gibi bir algı yaratılıyor.

Çünkü her oyunun bir kuralı bulunmakta.

Ne kadar fazla ülke insanı dünyadaki gelişmelerden uzak tutulabilirse gelişmiş ülkelerin kazanmayı sürdürebilme şansı o ölçüde artmakta.

Bir çok ülkede senaryoların uygulanışında farklar olsa da sonuç aynı , hiç değişmiyor.

İyi haberse , pembe rüyanın rengi daha fazla koyulaşmadan uyanmanın mümkün olduğu.

Yalnızca gelişmiş ülkelerin onlara önerdiklerinden olabildiğince uzak kalıp ,gelişirken kendilerinin onlarla arasında ne farklar olduğunu analiz ederek sonuçlara ulaşmaları yeterli.