29 Nisan 2007 Pazar

İstersen yaparsın

Orta ölçekli bir firmanın genel müdürüyle görüşürken ,finansal konularda firmasına hakim olduğunu farkettim.Bu durumdan emin olmak için bazı sorular sordum ,gerçekten iyi cevaplar verdi..Kendisi mühendis kökenliydi.

Dayanamayıp nedenini öğrenmek istedim.

Daha önce bir fabrikada üretim müdürü olarak çalışıyormuş ve konusunda en kaliteli ürünü ürettiklerini düşünüyormuş .Bir gün firmaya takım elbiseli birileri gelmiş ,kim olduklarını sorduğunda ise haciz memuruyuz cevabını almış önce pek anlam verememiş ,daha sonra sadece kaliteli bir mal üretmenin tek başına yeterli olmadığını farketmiş ,kendisini finansal konularda geliştirmiş .

Bir firmanın finansal olarak iyi yönetilmesi , tek başına yeterli olmamakla birlikte başarının yarısıdır.

28 Nisan 2007 Cumartesi

Curtis Johnson mu ? Cabbar Tosun mu ?

Johnson Diversey bir aile firması

Firma 'nın çalışanına bakış açısı :

Johnson Diversey’in her çalışanı kendisini, müşterilerinin hayatını kolaylaştırmada en iyi olmaya adamıştır
Biz, dünya çapındaki şirketlerimizin esas gücünü çalışanlarından aldığına inanıyoruz....

JohnsonDiversey Kimdir ?

JohnsonDiversey, hijyen sistemleri alanında her biri kendi başına birer dünya devi olan Johnson Wax Professional ve Unilever şirketlerinden DiverseyLever’in güçlerini biraraya getirmesi ile oluşmuştur. Bu birliktelik ile oluşan büyük küresel güç, müşterilerine daha gelişmiş ürün, sistem ve hizmetler sunma olanağı yaratmaktadır.

Benzer kültürleri paylaşan, sistem ve coğrafi yaygınlık açısından birbirini tamamlayan şirketlerin oluşturduğu bu birliktelik, 15000 çalışanı ve 3 milyar Amerikan Dolarına yaklaşan cirosu ile uluslararası, lider bir kuruluş ortaya çıkartmıştır. Türkiye’de de bu üstünlüğünü pekiştiren JohnsonDiversey, en yakın rakibinin 3 katı pazar payına sahip sektör lideridir.

Bakalım Sn.Curtis Johnson ne demiş ?

Bizim gerçek değerimiz müşterilerimizin sorumlarını çözme ve onların yaşamlarını kolaylaştırma kabiliyetimizde saklıdır.

Müşterileri anlamak… Onların ihtiyaçları doğrultusunda gelişmek … Değişimi öngörmek ve onu kucaklamak … - özellikle bu müşterilerimize daha iyi hizmet vermek anlamına geliyorsa. Bu beş kuşaktır benim ailemin iş felsefesi olagelmiştir. Ve gelecekteki kuşaklar için de öyle kalmaya devam edecektir.

JohnsonDiversey yeni bir şirket olabilir ancak tüm diğer Johnson aile şirketleri gibi o da zengin bir aile değerleri mirası üzerine kurulmuştur. Biliyoruz ki en büyük varlığımız insanlarımızdır, çünkü onlar üstün müşteri çözümlerimizi sunmamız için vazgeçilmez unsurlardır.


Curtis Johnson

www.johnsondiversey.com.tr 'den alınmıştır.

Bu başarı karşısında saygıyla eğiliyoruz.

Cabbar Tosun kimdir ?

Valla biz tanımıyoruz. Hakkında yazılabilecek herhangi bir şeyde bulamadık. Muhtemelen Kemal Sunal filmindeki Tosun Paşa tarzında ,ayrıca dünyayı ben yarattım mantığıyla düşünen klasik bir patron işte .Herhangi bir başarısına rastlayamadık henüz

Sn. Cabbar Tosun ne demiş ?

Belkide çalışın , çalışın demiş ,ama ne ,nasıl çalışılacak ? Ne yöne gidilecek bu konularda bir şey dememiş büyük ihtimalle


Ne yazıkki Diversey gibi global firmalarımız çok sayıda değil henüz ama global atasözlerimiz var allahtan ,

Ne demişler ? '' Eller aya , biz yaya ''

Bu vesileylede Kemal Sunal 'ıda anıyoruz .Keşke aramızda olsaydı.

Not :Cabbar Tosun isminde gerçekten birisi varsa kendisini kastetmiyoruz ve özür diliyoruz , biz google 'da araştırdık ve bulamadığımız için yazdık Sadece kafiyeli olduğu için yazılmıştır.

27 Nisan 2007 Cuma

Bazı Firmalar Yanlış Yapar

Bir firmada patron ,elemanlarını işe yaramaz insanlar olarak görüyor.( O zaman neden çalıştırıyor ? ayrı konu )Bir gün bir profesyonel işe başlıyor. Birimlerle patronun ‘da katıldığı toplantılar yapıyor. Profesyonel işle ilgili konularda çalışanların görüşlerini istiyor.Sonuçta çıkan fikirlerden bir kaçı kabul görüyor ve uygulanmaya başlıyor.Patron 'un durum başlangıçta hoşuna gidiyor.Ama çok geçmeden firmasında insiyatifi kaybetmekte olduğu endişesine kapılıyor ve eski sisteme geri dönülüyor.
Profesyonel ‘de istifa edip işten ayrılıyor.

Bu durumda da bize M.F.Ö ‘nün ‘’ herşeyi sen bilirsin ,sen neymişsin be abi ‘’ şarkısını söylemek kalıyor.

Ya tutarsa ?

2000 yılındayız , iç piyasada içinde bulunduğu sektörde güçlü bir firma pazarda boşluk gördüğü bir sektöre girme kararı alıyor. Yeni yatırım bina ve ithal makine yatırımı

Asıl faaliyete göre küçük ölçekli olduğundan detaylı bir fizibilite yapılmıyor. İnşaata başlanıyor ,makineler için vadeli makine ithalatı akreditifleri açılıyor.Kısa bir süre sonra 2000 yılı sonlarında piyasalarda bir anormallik başlıyor.İnşaata biraz özkaynak birazda banka kredisiyle devam ediliyor. Bu arada inşaatın tahmin edilen rakamlarda bitmeyeceği anlaşılıyor.Bankalar kredi musluklarını daralttığından ana firmadan para aktarımı başlıyor.Bu arada şubat 2001 krizi patlıyor, kurlar fırlıyor , akreditif vadeleride yaklaşıyor.

Firma başlangıçta ana faaliyetine göre küçük boyutlu gördüğü yatırımının esas faaliyetine zarar vermeye başladığını farketmeye başlıyor ve inşaatı durduruyor.Akreditif vadeleri geliyor , ödeme yapılamıyor. .Kriz başlamış cirolar düşüyor .Ana faaliyetde durma noktasına geliyor. Bir süre sonra bankalarla anlaşıp borçlar vadeye yayılıyor.

Sonuç , firmada pazar , imaj , kredibilite kaybı , moral bozukluğu ve bir sürü borç

Geriye dönüp baktığımızda yanlış nerede yapılmıştı ?

- Derse yeterince çalışılmamıştı.İyimser senaryo terse dönecek olursa Bir B planı yoktu
- Yatırım maliyeti doğru hesaplanamadı.
- Fizibilite kötü durum senaryosundada teste tabi tutulmalıydı.Bu durumda dahi finanse edilebiliyorsa yatırıma başlanmalıydı Bu yapılsaydı ,piyasalar kötü gitse bile ne kadar zarar edebileceğini görüp yatırımı erken durdurabilirdi.
- Piyasalar olumsuza dönünce ana faaliyetinde zora girebileceği hesaba katılmamıştı.

Bununla beraber eğer bir kriz olmasa yatırım maliyeti biraz artsa dahi sorun yaşanmayacaktı.
İşte klasik firmaların yaptığı bir hata ,ortam iyiyken herşey iyi gidecek algılanır.Finansal çalışmalar önemsenmez .Sorun çıkınca ders çıkartılır , iş işten geçmiştir.Sorun fazla büyümezse ise farkına bile varılmaz ,dünya farklı ama olsun ,aynı büyük büyük babadan kalma yöntemlerle işe devam ......

26 Nisan 2007 Perşembe

Hesap yapan kazanır

İhracatçı firmamız USD ile satış yapıyor , Hammadde alımlarını YTL ile iç piyasadan 2 ay vadeli gerçekleştiriyor ,aylık % 3 vade farkı ödüyor.Yıllık alımı 6 mio.USD

Bu senaryo hangi şartlarda karlı olur ? Tahmin edeceğiniz gibi aylık kur artışı % 3 üzeriyse kar yoksa zarar

Bu durumda 2 ayda bir ortalama 1 mio USD hammadde alıyor Firmanın bu işten kar-zararına bir bakalım :

1 Martta 2 ay vadeli 1 mio USD karşılığı YTL mal aldı.
1 Mart USD Kuru : 1,4089
20 Nisan itibariyle baktığımızda
50 günün faizli ödeme fiyatı : 1,4793
20 Nisan kuru vade olsaydı : 1,3306 (Yazının yazılış tarihi )
----------
148,7 * 1mio USD = 148,700 YTL

2 Mayıs (Vade) ödeme fiyatı ise 1,4930

Bu tarih itibariyle 1 mio. USD ‘lik malı YTL aldığı için ödeyeceği extra maliyet : 148,700 YTL ,henüz vadeyede zaman var ?

Ama hala şansı var belki kur 2 Mayısta 1.4930 ‘un üstü olabilir.Örneğin Bernanke faizleri 2 puan arttıracağım diyebilir.Çin MB parasını dalgalanmaya bıraktığını açıklar.Bunların ihtimali kadar şans var diyebiliriz

Aslında firmamız burada farkında olmadan bir nevi spekülatif hedging yapmaktadır.Çünkü kur vadede 1,4930 üstüyse kar yazacak

Ne yapmalıydı ?

Farklı para cinsleri her zaman riski beraberinde getirir.Birde yanlış ata oynarsanız durum kötü

Dolar ‘la satıyorsa dolarla alır ve bir kısım kur riskini ortadan kaldırır.Keşke herşeyi aynı para cinsi ödeyebilse ,zaten genel giderler ve üretim giderlerini YTL ödediği için forward yapmadığından risk almış tam gaz riskde gitmeyi seviyor firmamız

Belkide satıcıya YTL yerine vadeli veya peşin USD ödemeyi teklif etseydi ,satıcıda kendi kur riski ortadan kalktığı için sevinip birde indirim yapsaydı ikiside daha mutlu olacaktı.

Verdiğimiz örnek uç nokta gibi görünsede yaşanmaktadır. İhracatçımız muhtemelen çok daha önemli işlerle uğraştığından bu ayrıntıyı kaçırdı.Kendilerine bu şartlarda zor olsada başarılar diliyoruz.

23 Nisan 2007 Pazartesi

Gerçek Olay ( Case study )

Bir gün bir firmada patron tasarruf tedbirleri uygulamaya karar vermiş ,düşünmüş düşünmüş , rakamlara bakarak düşünmek yerine kara kara düşünmeyi tercih edince gözüne tavandaki lamba ilişmiş ve firma içinde elektrik tasarrufuna karar vermiş.Yöneticilerine bundan sonra gereksiz ışık yanmayacak şeklinde bir talimat vermiş. Konuyu fazla abartan bir yönetici insiyatif kullanarak yemekhanede lambaların yakılmasını yasaklamış.Kışın yemekhane o kadar karanlık olmuşki çalışanlar o gün ne yemek olduğunu tadından anlamaya çalışır hale gelmiş ,diğer taraftan çalışanlar arasında firmanın kötüye gittiği şeklinde dedikodular yayılmaya ve insanlar ayrılacağı günü beklemeye başlamış.Bazı çalışanlar ise inadına yemekhane büyüklüğündeki birkaç deponun ışıklarını içeride kimse olmasa bile tüm gün açık bırakmış.

Aslında firma iyi durumdaymış ,yapılmak istenen başlangıçta fikir olarak doğru fakat daha sonra değişime uğramış bir tasarruf tedbiri düşüncesiymiş..

Sonuç : Personel verim düşüşü , daha yüksek elektrik faturaları

Formul

Firma patronu veya yöneticisi olarak ,

Başarısız olmanın yolları :

- Tüm kararları kendiniz verin , kimseye danışmayın .Kesinlikle her konuyu herkesden iyi siz bilirsiniz.
- Kalifiye eleman çalıştırmayın ne gerek var fazla masraf olur.
- Ekip çalışması yerine böl yönet sistemini benimseyin ,hatta zaman zaman bir çalışanınızı diğerine kötüleyin , örneğin bir müdürünüzü ekibinin hatta mümkünse diğer müdürlerinizinde bulunduğu ortamda azarlayın.Bu durumda emin olunki tüm kontrol sizde olur.
- Çalışanlarınıza sert ve kaba davranın ,asık suratlı olun ,bunlar ciddiyet göstergesidir ve iş disiplinini arttırır.Verimliliği ve işyerine bağlılığı düşürebilir ama siz bunlara inanmayın.
- Stratejik bir karar alacağınız zaman gerektiğinde danışmanlardan destek almayın , kesin almanız gerekiyorsa referans araştırmadan en ucuzunu bulun böylesi daha ekonomik.
- Toplantı yapmayın adet yerini bulsun diye yapacaksanızda yalnızca siz konuşun
- Kendinizi çalışanlarınızın yerine koyup değerlendirmeyin. (Empati)
- Firmanızın rakamsal gelişimini değerlendirmeyin . Boşa zaman kaybı nasıl olsa hertür bilgi kafanızda vardır.
- Ücret skalanızı başarıya göre değil kişisel ilişkilere göre belirleyin.Çalışanların somut performansını değerlendirmeyin.
- Tatil yapmayın ,mümkünse Pazar günleride dahil günde 20 saat çalışın .Elemanlarınızada aynı sistemi uygulatın.Sonuçta çok çalışma çok başarı demektir.Verimliliği kafanıza takmayın bunlar sizi çekemeyenlerin uydurması.
- Çalışanlarınız bir başarı elde ettiyse farkında değilmiş gibi davranın , yoksa şımarırlar.Mümkünse kendiniz dışında birilerinin başarılı olmasını yasaklayın.
- Herhangi bir işadamları derneğine üye olmayın olduysanız toplantılarına falan gitmeyin,gidersenizde kimseyle konuşmayın .Buralarda birileri sizi konuşturup ,işinizi öğrenip sonra sizse rakip olabilir.Zaten sizin başkalarından öğrenebileceğiniz ne olabilirki ?

Başarılı olmanın Yolları .

- Yukarıda yazılanların ne kadar tersini yaparsanız o kadar başarılı olursunuz

Amaç : Daha başarılı , rekabetçi ,iyi yönetilen firmalar yaratmak

Elma , armut farkı :

Firma patronları aslında iş hayatında başarılı kişilerdir. Bir işte başarılı olurlar ve yanlarında insanlar çalıştırırlar.Asıl tehlike ise başarıyla birlikte başlar.Bir konuda başarılı olunca bir çoğu kendilerini dünyada , işle ilgili olsun olmasın her konuyu en iyi bilen olarak görmeye başlar. Başarı arttıkça megalomanlıkta artar.Sonuçta çoğu yakaladıkları başarının ileriki dönemlerde üstüne çıkamadan iş hayatlarına devam ederler.Bir kısmı ise piyasadan bir süre sonra silinip torunlarına yalnızca ‘’ bir zamanlar ‘’ şeklinde başlayan yaşanmış bitmiş başarı hikayeleri anlatırlar. Bazıları ise megalomanlıktan sıyrılmanın bir yolunu bulur , gerçek ve uzun vadeli başarıyı yakalar.Bu kişiler başarının uzun vadede bir ekip çalışması olduğunu ve işle ilgili her konuda uzmanlaşmalarının imkansız olduğunu bilirler orkestrada enstruman çalan değil orkestra şefi olurlar.

Başarı Reçetesi

Ülkemizde firma patronları (the boss ) çalışanlarına fazla yetki vermek istemiyor.Diğer taraftan çalışanlarına yetki veren firmalar uzun vadede kalıcı başarı yakalıyor.Yetki veren patronlar vermeyenlere göre dahamı az zeki ?Yoksa bazıları yetki vermekten korkuyorlar mı ? Bu endişelerin arkasında ne yatıyor ? Endişelerin ilk önemli nedeni dürüstlük , peki bu kavram işlerin iyi gitmesi için yeterlimi ? Denetim mekanizması kurulursa bu korku aşılamazmı ?

Aşıldığı taktirde başka bir kavram devreye giriyor .Yetki verdik bu durumda yetki verdiğimiz kişiler bizi zarara uğratmasın ? Bunu da aşmak patronlarca zor görünsede oldukça basit .Yetki verdiğin (Bu durum işi başaracağına güvendiğin anlamına geliyor) kişileri bünyende çalışıyorlarsa bir köşeye çekersin ,firmanın gelişimi için işlere daha tepeden bakmak zorunda olduğunu , kademe kademe bazı yetki ve sorumlulukları kendilerine devredeceğini ,başarılı olurlarsa yetkilerinin zaman içinde dahada arttırılacağını , korkutmadan açıklarsın. Yeni ekip kuracaksan iyice araştırırsın kendinilerini o konuda bir yerlerde somut olarak kanıtlamış insanları seçersin Sonuçta istersen doğru adamları bulursun .

Bunuda aştığımızı varsayalım . İyi ama iyi adam iyi ücret ister .Bunda da korkulacak bir şey yok ,aslında iyi adamın isteyeceği iyi ücret o işten elde edilecek başarıya göre lafı edilemeyecek kadar küçüktür.İstenende yalnızca ücret değildir.Huzurlu ,kendisini kanıtlayabileceği bir çalışma ortamı bir çok iyi profesyonel için ücretten daha önemlidir.

Patronumuz bayağı kararlı , bu aşamayıda aştı .Herşey iyi güzelde ben sonuçta bu firmanın sahibiyim.ya ekiple anlaşamazsak ? Benim işimi benden dahamı iyi bilecek ? Bu aşamada verilecek cevap şudur : Tabiki en az senin kadar hatta bir çok konuyu senden daha iyi bilecek O kadar iyi değillerse onlara ihtiyacın yok .Zaten bir şekilde işini götürüyorsun .Bu yüzden gurur meselesi yapma onları başarı için destekle düzenli raporlarını iste ,takip ettiğini fazla sıkıştırmadan hissettir.ve artık zamanını ormandaki bir ağacı değil bütünü görmeye ayır.Sektörünle ilgili araştımalar yap ,tecrübeni yöneticilerinle paylaş ve firmanı daha önceden hayal edemeyeceğin yerlere taşı.

Sanma ki örnek aldığın başarıları yaşayan insanlar bu işi rüyalarında öğrenmedi.Doğru ekip kurdu ,ekibine güvendi yönetti veya doğru kişilere yönettirdi ve başarıyı yakaladı

Korkma en büyük başarı ,klasik yöntemlerle günü geçiren firmaların sayısı çok olduğu sürece sonuçta senindir.Ne kadar önce yaparsan o kadar önde olursun kararını ver ve örnek aldığın firmalar arasındaki yerini al.

Not : Yukarıda yazdıklarımız yalnızca megaloman olmayanlar içindir. Diğerleri okumasın yan etkisi olabilir .