26 Haziran 2007 Salı

Bankacılık Sektörü’nde Yabancı Ağırlığı

Son yıllarda gözlemlediğimiz Türkiye’ye yabancı
sermaye akışı özellikle Bankacılık sektöründe
yoğunlaşmış durumda. Çok değil bundan 10 yıl kadar
once Türkiye’de yabancı bankaların ağırlığı aktif
büyüklüğü açısından toplamda %3’ü geçmezken bu oran
şimdilerde %40’ları geçmiş durumda. Yabancı sermaye
sadece banka sektörüne gelmiyor hiç şüphesiz. Sigorta,
ilaç, perakende gibi sektörlerde de yoğun yabancı
ilgisi ile karşı karşıyayız.

Bu denli yoğun yabancı sermaye çekmemizin nedenlerine
bakacak olursak, birincisi tüm dünyada küreselleşme
adı altında özellikle az gelişmiş ülkelerdeki önemli
sektörler dev şirketler tarafından satın alınmakta,
yerli sermayenin katma değeri düşük ve stratejik önem
arz etmeyen sektörlerde yoğunlaşması sağlanmaktadır.

Bu açıdan Türkiye’de diğer gelişmekte olan ülkelerde
olduğu gibi küreselleşmenin getirdiği kaçınılmaz
sonuçlarla karşı karşıyadır. İkincisi yerli sermaye
yabancı dev şirketlerle rekabet edebilme gücünü
giderek kaybetmekte ve yabancılara satış ister istemez
kaçınılmaz bir hal almaktadır.

Hiç şüphesiz ülkeye sermaye akışı olumlu olarak değerlendirilmelidir. Ancak gelen sermayenin yeni yatırım (green-field investment) yerine mevcut şirketleri satın almak şeklinde olması tercih edilen bir durum olmamalıdır. Üstelik herhangi bir sektörde hakimiyetin yabancı sermayenin eline geçmesi de son derece sakıncalı olabilir. Bu anlamda baktığımızda özellikle Bankacılık gibi tüm ekonomiyi etkileyen
sektörlerde yabancı payının bu denli artmış olması gelecek açısından kaygı verici bir duruma işaret etmektedir.

Turkiye ve diğer gelişmekte olan ülkelerde hal boyleyken enteresan olan durum gelişmiş ülkelerde Bankacılık sektorunde yabancı payının oldukça dusuk
seviyelerde seyretmesidir.


Bankacılık sektorunde yabancı payı ornegin Almanya’da %5, Italya’da %8,İspanya’da %10, Avusturya ve Fransa’da %19 seviyelerindeyken bu oran bizim gibi gelişmekte olan ulkelerde çok yuksek seviyelere cıkmaktadır.

Ornegin Estonya’da %100, Çek Cumhuriyeti’nde %95, Slovakya’da %93, Meksika’da %82, Macaristan ve Polonya’da %65,Arjantin’de %48, Peru’da %47, Şili’de %42’lere
dayanmıştır.


AB ülkeleri bankacılığın ulusal sermayenin elinde kalması için uğraş verirken Türkiye gibi ülkelerde bu denli hızlı bir yabancılaşmanın teşvik edilmesini
anlamak zor görünüyor.

Türkiye açısından bundan sonra yapılacak olan Bankacılık sektöründe milli
çıkarlarımız doğrultusunda hareket etmek olmalıdır. Bu bağlamda sektorde yabancı payına bir ust sınır getirilmesi gerektigi de oldukça açıktır.



Ekonomist tarafından gönderilmiştir.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Biz bu işi bir beceremiyorsak satmaktan başka çare yok