Bu durum bir ülkedeki finansal çöküşün ne kadar hızlı olabileceğine bir örnektir.
Devlet bankalara el koyar ,talihsiz ortaklar ayrılır ,müşteriler hesaplarındaki paralara dokunamazlar.
Ülke parası serbest düşüşe geçmişken ,yabancı parayla borçlananların ödemeleri gereken iki katına çıkar.İthal malların fiyatları yükselişe geçer.
Bu İzlanda ‘ nın karşılaştığı durumdur.Bankalarının batışını önlemek için Rusyadan da yardım ister.
Londra Ekonomi Okulundan Jon ,
‘’Bu güne kadar barış dönemlerinde hiçbir batılı ekonomi bu kadar hızlı ve kötü çökmemişti. Bu durum bize küresel finansal sistemin yüzyüze olduğu problemlerin seviyesini ve yönetimlerin durumu dengelemek için ne yapması gerektiğini gösterir ‘’diyor.
Bir çok finansal analistde diğer ülkelerinde durumu önemsemesi gerektiğini , söylüyor.
Küresel açıdan bakıldığında Macaristan ve Ukrayna bankacılık sisteminin finansal açıdan yeterliliğinin öncelikli olarak incelenmesi gerekiyor.
Küresel Analist Toby , bu ülkelerin bankacılık sektörlerinin kırılganlığı ,yüksek dış borçları , yüksek yabancı para borçları İzlanda ile benzerlikler taşıdığını belirtiyor.
kaynak:ustoday
Bazen kızdırmak ,bazen güldürmek ,amaç düşündürmek '' Yaşanmış olaylar , gerçeklere yorumlar '' Sitede yer alan bilgiler yalnızca görüş niteliğindedir.
30 Ekim 2008 Perşembe
22 Ekim 2008 Çarşamba
Yardımlar Karşılıksız mıdır ?
90 ‘lı yılların ortalarından itibaren finans piyasalarında oluşmaya başlayan balonlar ülkenin hoşuna gitti.Bankalarla ilgili düzenlemelerin serbestleştirilmesi hızlı büyümeyi teşvik etti.
İnşaat sektörü dışındaki ekonominin geri kalan unsurlarını unutmaya başladılar.
Muz cumhuriyetleri bile bu şekilde bir tahribata gitmezdi.
Oluşan balonlar İzlanda ‘ya dünyanın en yüksek kişi başı milli gelirinden birisini sağladı.Geçen yıl için Amerika’da yıllık 45,800 dolar iken orada 40,400 dolardı.
Avrupa ile de çok yakın kültürel bağları vardı.
İzlanda vatandaşı Danielson ‘a göre krize kadar bankalar oldukça sağlamdı.Devlet bankalara garanti verseydi problemler bu seviyelere ulaşmayacaktı.
Analist Kliment ‘e göre Rusya yardım edeceğini açıklamasıyla dünyadaki itibarını arttırdı.
Onlar İzlandanın gelecek yıl petrol ve gaz araştırmalarıyla ilgili vereceği lisanslarla da ilgiliydi.
Bazı İzlandalılar ise Rusya ‘nın yardımlara karşılık uzun dönemde bir şeyler isteyebileceği konusunda endişeliydi.
kaynak:ustoday
İnşaat sektörü dışındaki ekonominin geri kalan unsurlarını unutmaya başladılar.
Muz cumhuriyetleri bile bu şekilde bir tahribata gitmezdi.
Oluşan balonlar İzlanda ‘ya dünyanın en yüksek kişi başı milli gelirinden birisini sağladı.Geçen yıl için Amerika’da yıllık 45,800 dolar iken orada 40,400 dolardı.
Avrupa ile de çok yakın kültürel bağları vardı.
İzlanda vatandaşı Danielson ‘a göre krize kadar bankalar oldukça sağlamdı.Devlet bankalara garanti verseydi problemler bu seviyelere ulaşmayacaktı.
Analist Kliment ‘e göre Rusya yardım edeceğini açıklamasıyla dünyadaki itibarını arttırdı.
Onlar İzlandanın gelecek yıl petrol ve gaz araştırmalarıyla ilgili vereceği lisanslarla da ilgiliydi.
Bazı İzlandalılar ise Rusya ‘nın yardımlara karşılık uzun dönemde bir şeyler isteyebileceği konusunda endişeliydi.
kaynak:ustoday
19 Ekim 2008 Pazar
Bir Çöküş Hikayesi
Yıkılışından iki ay sonra Harvard ‘dan iki profesör nedenlerini araştırmaya başladı.
Üzerinde çalışılan konu Bear Stearns ,
2007 yılının ağustos ayında subprime mortage (Riski yüksek konut kredileri )pazarında riske giren yurt içinde faaliyet gösteren iki firma ,onun tarafından verilen 3,2 milyar dolarlık kefalete rağmen battı ve Bear sonbahar ve kış ayları boyunca para kaybetmeye başladı.
Mart ayında kötümser bir düşünceye giren finansörler 85 yıllık firmaya sermaye aktarmayı durdurdu.
Kendisini kurtarmak kısa süreli finansmanının döndürülmesine bağlıydı.
Piyasadaki algılamalar firmanın problem içine gireceği düşüncesine döndüğünde kendini doğrulayan kehanet ortaya çıktı ve kısa süreli borçlarla uzun süre gidilemeyeceği düşünülmeye başlandı.
İlginç olansa yeterli likidite olmadan böyle bir işe nasıl girişildiğiydi.
Finansman kaynakları kurumaya başladığında likidite oranını tutturabilmek için varlıklarını satmaya başladı.
Fed gözetiminde yapılan pazarlıklar sonucu JP Morgan firmayı 30 milyar dolara satın aldı.
Anlaşmanın sonunda Morgan 395 milyar dolarlık varlığı bulunan firmada riskler ve potansiyel kazançlarla yüzleşti.
Alan ve satılan firmalar arasında büyük kültürel farklar vardı.
Bu satış aynı zamanda riskleri öngörebilmenin önemini de ortaya koymakta.
kaynak:thecrimson
Üzerinde çalışılan konu Bear Stearns ,
2007 yılının ağustos ayında subprime mortage (Riski yüksek konut kredileri )pazarında riske giren yurt içinde faaliyet gösteren iki firma ,onun tarafından verilen 3,2 milyar dolarlık kefalete rağmen battı ve Bear sonbahar ve kış ayları boyunca para kaybetmeye başladı.
Mart ayında kötümser bir düşünceye giren finansörler 85 yıllık firmaya sermaye aktarmayı durdurdu.
Kendisini kurtarmak kısa süreli finansmanının döndürülmesine bağlıydı.
Piyasadaki algılamalar firmanın problem içine gireceği düşüncesine döndüğünde kendini doğrulayan kehanet ortaya çıktı ve kısa süreli borçlarla uzun süre gidilemeyeceği düşünülmeye başlandı.
İlginç olansa yeterli likidite olmadan böyle bir işe nasıl girişildiğiydi.
Finansman kaynakları kurumaya başladığında likidite oranını tutturabilmek için varlıklarını satmaya başladı.
Fed gözetiminde yapılan pazarlıklar sonucu JP Morgan firmayı 30 milyar dolara satın aldı.
Anlaşmanın sonunda Morgan 395 milyar dolarlık varlığı bulunan firmada riskler ve potansiyel kazançlarla yüzleşti.
Alan ve satılan firmalar arasında büyük kültürel farklar vardı.
Bu satış aynı zamanda riskleri öngörebilmenin önemini de ortaya koymakta.
kaynak:thecrimson
17 Ekim 2008 Cuma
Diğerleri Korkakken İstekli Ol
Diğerleri çok istekliyken korkak ,diğerleri korkakken istekli ol.
Bu Buffet ‘in alım yaparken uyguladığı temel kurallarından birisi.
Diğer bazı görüşleriyse şöyle ;
Ekonomik haberleri okuduğumda hepsi kötü. Finansal dünya bir karışıklık içinde ,işsizlik artıyor , iş yapma isteği azalıyor.
Halbuki bir gün pazarlar olumluya dönecek
Geç hareket edenler içinse ,bahar yine geçmiş olacak.
kaynak:abcnews
Bu Buffet ‘in alım yaparken uyguladığı temel kurallarından birisi.
Diğer bazı görüşleriyse şöyle ;
Ekonomik haberleri okuduğumda hepsi kötü. Finansal dünya bir karışıklık içinde ,işsizlik artıyor , iş yapma isteği azalıyor.
Halbuki bir gün pazarlar olumluya dönecek
Geç hareket edenler içinse ,bahar yine geçmiş olacak.
kaynak:abcnews
15 Ekim 2008 Çarşamba
Orada Neler Oluyor ?
İçinde bulunduğumuz dönemde yöneticilerin finansal kriz ortamlarındaki liderliği konusunda yapılan araştırmalar iyi örneklere ulaşmaya yol açmıyor.
Yöneticiler bunu daha önceden görebilmeli ve durdurmalıydı.
Liderlerin işi insanları sakin ,konuya konsantre tutmak ,neler olduğu konusunda gerçekçi olmak ,aşırı tepkiler ve oyalamalara izin vermemektir.
İş liderleri riskin seviyesini anlamada başarılı olamadılar.
Onlar için çıkartılabilecek en önemli ders ise herhangi bir ders almadıklarını anlamaları olabilir.
Amerika ‘da yayılan krizle ilgili bazı görüşler böyle.
kaynak:blomber
Yöneticiler bunu daha önceden görebilmeli ve durdurmalıydı.
Liderlerin işi insanları sakin ,konuya konsantre tutmak ,neler olduğu konusunda gerçekçi olmak ,aşırı tepkiler ve oyalamalara izin vermemektir.
İş liderleri riskin seviyesini anlamada başarılı olamadılar.
Onlar için çıkartılabilecek en önemli ders ise herhangi bir ders almadıklarını anlamaları olabilir.
Amerika ‘da yayılan krizle ilgili bazı görüşler böyle.
kaynak:blomber
12 Ekim 2008 Pazar
İlginç Bir Tatildi
Uzun bir yolculuktan sonra gece 03.30 gibi kalacağımız otele ulaştık.Otel o gece için kaldığımız otel olamadı. Odalar başka müşterilere satılmıştı. Resepsiyon görevlisiyle tartıştığımızda gülmeye başladı ve ‘’ Ne yapalım bir yanlış anlama olmuş ‘’ dedi.
Saat 04.30 olmuştu ,apar topar bir otel bulup gecenin kalanını orada geçirdik.
Ertesi gün ise kalacağımız otele geçtik.Kahvaltısı çok zayıf yemekleri ise kötüydü.Yabancılar ise memnundu. Çünkü otele bizim ödediğimizin beşte biri fiyat ödüyorlardı.
Bir gün akşam yemeği için şehirde balık restoranına gitmek istedik.8-10 restoranın bulunduğu caddede tüm restoranlar doluydu.20 – 30 kişi ise yer bulmak için restoranlar arası ring seferi yapıyordu.Bizde sefere katıldık ve bir yer bulduk.
Yaklaşık yarım saat sonra garsonların gelmediğini görünce biz onlara gittik ve siparişlerimizi verdik.Bir saat içinde ise masamızda henüz örtü dışında herhangi bir şey yoktu.
Mutfağa bir sefer daha yaparak ekmek ve mezeleri aldık , o sırada ise garsonlar harekete geçmiş ve çatal bıçakları getiriyordu.
Oldukça şanslıydık , Sipariş verdiğimiz balıklarımız bir buçuk saat sonra gelmişti.
Masayı toplamaya gelen garsona ise ‘’zahmet etmeyin biz boşları getirirdik ‘’ dedikten sonra ;
Yan masadaki turistler dikkatimizi çekti.Bizden önce gelmişlerdi ve masalarında hala örtü dışında bir şey yoktu. Onlara da sistemi öğrettik .Yalnız balıklarının gelmesi için bir buçuk saat daha beklemeleri gerekecekti.
Ertesi gün otelde resepsiyon görevlisi çıkış işlemlerimizi yapabileceğini belirtti. Şaşırdık . Çünkü biz o gün çıkmayacaktık.Daha sonra görevli anlaşmalı oldukları yabancı acentenin ilave oda istediğini itiraf etti. Sinir katsayımızı test ettiğini düşündüğümüz görevliye odayı boşaltmayacağımızı belirttik ve bir sonraki gün otelden ayrıldık.
Bu hikayede bizce ilginç olan otel ve restoranda müşteri memnuniyetinin önemsenmemesi değildi .Onlar çok açık gerçeklerdi.
Otel ve restorana bir daha uğramamayı düşünsekte bu tatilden memnun kalmıştık.Çünkü karşılaştığımız beklenmedik durumlarla tahminimizin ötesinde bir macera yaşamış ve eğlenmiştik.
Sonra hatırladık ;
Böylesi olmasa da ,macera yaşama isteği 21.yüzyılda dünyada yükselen bir megatrenddi.
Saat 04.30 olmuştu ,apar topar bir otel bulup gecenin kalanını orada geçirdik.
Ertesi gün ise kalacağımız otele geçtik.Kahvaltısı çok zayıf yemekleri ise kötüydü.Yabancılar ise memnundu. Çünkü otele bizim ödediğimizin beşte biri fiyat ödüyorlardı.
Bir gün akşam yemeği için şehirde balık restoranına gitmek istedik.8-10 restoranın bulunduğu caddede tüm restoranlar doluydu.20 – 30 kişi ise yer bulmak için restoranlar arası ring seferi yapıyordu.Bizde sefere katıldık ve bir yer bulduk.
Yaklaşık yarım saat sonra garsonların gelmediğini görünce biz onlara gittik ve siparişlerimizi verdik.Bir saat içinde ise masamızda henüz örtü dışında herhangi bir şey yoktu.
Mutfağa bir sefer daha yaparak ekmek ve mezeleri aldık , o sırada ise garsonlar harekete geçmiş ve çatal bıçakları getiriyordu.
Oldukça şanslıydık , Sipariş verdiğimiz balıklarımız bir buçuk saat sonra gelmişti.
Masayı toplamaya gelen garsona ise ‘’zahmet etmeyin biz boşları getirirdik ‘’ dedikten sonra ;
Yan masadaki turistler dikkatimizi çekti.Bizden önce gelmişlerdi ve masalarında hala örtü dışında bir şey yoktu. Onlara da sistemi öğrettik .Yalnız balıklarının gelmesi için bir buçuk saat daha beklemeleri gerekecekti.
Ertesi gün otelde resepsiyon görevlisi çıkış işlemlerimizi yapabileceğini belirtti. Şaşırdık . Çünkü biz o gün çıkmayacaktık.Daha sonra görevli anlaşmalı oldukları yabancı acentenin ilave oda istediğini itiraf etti. Sinir katsayımızı test ettiğini düşündüğümüz görevliye odayı boşaltmayacağımızı belirttik ve bir sonraki gün otelden ayrıldık.
Bu hikayede bizce ilginç olan otel ve restoranda müşteri memnuniyetinin önemsenmemesi değildi .Onlar çok açık gerçeklerdi.
Otel ve restorana bir daha uğramamayı düşünsekte bu tatilden memnun kalmıştık.Çünkü karşılaştığımız beklenmedik durumlarla tahminimizin ötesinde bir macera yaşamış ve eğlenmiştik.
Sonra hatırladık ;
Böylesi olmasa da ,macera yaşama isteği 21.yüzyılda dünyada yükselen bir megatrenddi.
8 Ekim 2008 Çarşamba
Yardım Edecek Kimse Yok mu ?
Bir ülkede yaşananlardan başka ülkeler de dersler çıkartabilir mi ?
Enflasyon ve faiz oranları yükselişe geçmiş , ülke parası serbest düşüşte. Bankaları kamulaştırılmakta ,uluslar arası bankalar artık para göndermiyor.
İzlanda çöken bir tuğla görüntüsünde.
Cuma günü bankaların önünde uzun kuyruklar oluşmuştu.Dünse süpermarketlerin döviz bulamadıkları için gıda maddeleri ithalatı yapamadıklarını açıklaması sonrası insanlar yağ ve makarna alabilmek için marketlere yönelmişti.
Ülke 1990 ‘ların sonlarından itibaren yurt dışından çok fazla borçlandı.Bu gün ise borç dağı içinde ülke parası dibe vurdu.
Üretimden uzaklaşan bir ülke,parasının değer kaybını ihracatını arttırarak fırsatlara dönüştürebilir mi ?
Keşke üretimden bu kadar uzaklaşmasaydı.
Önümüzdeki birkaç yıl zor geçeceğe benziyor.Etkiler firmalara da zor günler geçirtecek.
Ulusal ekonomisinde sanayiden uzaklaşarak bankacılık ,sigortacılık ,finansman gibi hizmet sektörlerine yönelen ülke büyük bir borç içinde.
Sanayiden kaçışın etkileri süpermarketlerde gezinti yapıldığında açık bir şekilde görülmekte.
Önümüzdeki yıllar ise yaraları sarmakla geçeceğe benziyor.
kaynak:d-day
Enflasyon ve faiz oranları yükselişe geçmiş , ülke parası serbest düşüşte. Bankaları kamulaştırılmakta ,uluslar arası bankalar artık para göndermiyor.
İzlanda çöken bir tuğla görüntüsünde.
Cuma günü bankaların önünde uzun kuyruklar oluşmuştu.Dünse süpermarketlerin döviz bulamadıkları için gıda maddeleri ithalatı yapamadıklarını açıklaması sonrası insanlar yağ ve makarna alabilmek için marketlere yönelmişti.
Ülke 1990 ‘ların sonlarından itibaren yurt dışından çok fazla borçlandı.Bu gün ise borç dağı içinde ülke parası dibe vurdu.
Üretimden uzaklaşan bir ülke,parasının değer kaybını ihracatını arttırarak fırsatlara dönüştürebilir mi ?
Keşke üretimden bu kadar uzaklaşmasaydı.
Önümüzdeki birkaç yıl zor geçeceğe benziyor.Etkiler firmalara da zor günler geçirtecek.
Ulusal ekonomisinde sanayiden uzaklaşarak bankacılık ,sigortacılık ,finansman gibi hizmet sektörlerine yönelen ülke büyük bir borç içinde.
Sanayiden kaçışın etkileri süpermarketlerde gezinti yapıldığında açık bir şekilde görülmekte.
Önümüzdeki yıllar ise yaraları sarmakla geçeceğe benziyor.
kaynak:d-day
5 Ekim 2008 Pazar
Şirketlerin Ağırlığını Kim Yüklenir ?
Şirketin ağırlığını kim yüklenir ?
Problem Önleyiciler ,diğerlerinin üzgünlük ve yorgunluklarını omuzlar ,onları dinler ,rahatlatıcı fikirler önerir , ortamı daha iyi hale getirir .
Onların güvenilir ,rahatlatıcı ,insanları yargılamayan kişiler olduğundan şüpheniz olmasın.
Bu kahramanlar firmanın zor zamanlarında , rekabet körlüğünde ,yönetemeyen patronlar gibi firmanın desteğe ihtiyacı olduğu durumlarda görünmez kurtarıcılarıdır ve teşekkürü hak ederler.
Şirket organizasyonundaki havanın sıcak veya donuk olmasının , alt bölümlerde çalışanlardan başlayarak finansal sonuçlar üzerinde büyük etkileri vardır.
Çalışanların duygularını yönetmek yorucu ve zor bir iştir.
Onların e-maillerini saklayın , yaptıklarını onaylayın ve destekleyin.
Problem Önleyiciler nasıl desteklenir ?
Varlıklarından ve önemlerinden haberdar olduğunuz hakkında geri bildirimler verin.
Tecrübelerinizi paylaşın
Onlar büyük baskı altında çalışırlar.Stres eğitimlerine gönderin.
Özel hayatlarında kendilerine ayırabilecekleri zamanlar yaratarak stres içinde sakin kalmalarını sağlayın.
Problem Önleyiciler ,diğerlerinin üzgünlük ve yorgunluklarını omuzlar ,onları dinler ,rahatlatıcı fikirler önerir , ortamı daha iyi hale getirir .
Onların güvenilir ,rahatlatıcı ,insanları yargılamayan kişiler olduğundan şüpheniz olmasın.
Bu kahramanlar firmanın zor zamanlarında , rekabet körlüğünde ,yönetemeyen patronlar gibi firmanın desteğe ihtiyacı olduğu durumlarda görünmez kurtarıcılarıdır ve teşekkürü hak ederler.
Şirket organizasyonundaki havanın sıcak veya donuk olmasının , alt bölümlerde çalışanlardan başlayarak finansal sonuçlar üzerinde büyük etkileri vardır.
Çalışanların duygularını yönetmek yorucu ve zor bir iştir.
Onların e-maillerini saklayın , yaptıklarını onaylayın ve destekleyin.
Problem Önleyiciler nasıl desteklenir ?
Varlıklarından ve önemlerinden haberdar olduğunuz hakkında geri bildirimler verin.
Tecrübelerinizi paylaşın
Onlar büyük baskı altında çalışırlar.Stres eğitimlerine gönderin.
Özel hayatlarında kendilerine ayırabilecekleri zamanlar yaratarak stres içinde sakin kalmalarını sağlayın.
25 Eylül 2008 Perşembe
Kız Arkadaşım Çok Şanslı
Geçen gün arabayla yolda giderken ani bir patlama sesi duydum ve araba biraz sarsıldı.Herhalde birisi çarptı diye düşünürken motordan dumanlar çıkmaya başladı .
Yoldayken bazen görülen ,buharlar çıkan araba sendromu başıma gelmişti.Böyle bir durumdaki başkasını gördüğümde durmadan geçerdim.
Ne yapacağımı düşünme fırsatı dahi bulamadan çevremde birkaç kişi belirdi.
Böyle hikayeleri hepimiz duymuşuzdur.Önce biraz temkinli yaklaştım.
Motorun kapağını açınca ‘’ Başıma son gelmesini istediğim şeylerden biri ‘’ diye düşündüm bir hortum çıkmış ve bir parça kopmuştu.
Beş – altı kişi konuyla ilgili fikir belirtti.Bazıları giderken ‘’teşekkür ederim ‘’ dediğimde bir tanesi ‘’ Ne olacak ki bu gün sana , yarın bana ‘’ diyordu.
Yardıma gelenler çok ilgiliydi.
Birisi ‘’ Git berberden bidonla su al ‘’ derken diğeri tornavida istiyordu.
Yardım edenlerden birisi o mahalledeki çiçekçiydi. Bir yandan tamire çalışırken ‘’köyde traktörümüzü çok tamir ettim ‘’ diyordu.
Diğer arkadaş ise berberdi.Dükkanından beş bidon su aldığım berber.
O da ‘’ Böyle bir şey geçenlerde benim de başıma geldi ‘’ dedi.
Bir saatten fazla uğraştılar ve araba en azından eve götürebilecek kadar çalışır hale gelmişti.
Davranışıma pek bir anlam veremeseler de onlara çok teşekkür ettim ve ellerini sıkarken ‘’İşte yeni çiçekçim ve berberim ‘’ dedim.
Sanırım teşekkürü biraz abartmamdan dolayı şaşırmışlardı ki çiçekçi hızla gelen otobüsü fark etmeden yürümeye başladı.Durumu fark ettim ve kolundan tutarak geri çektim. Bir kaza olabilirdi.
Bir an göz göze geldik ,gülümsedi ,bakışlarıyla bana teşekkür ettiğini hissettim.
Yeni berberimden çok memnun kalacaktım.Kendisi ve kalfası güleryüzlüydü.
Böyle insanların olması ne kadar güzel diye aklımdan bir şeyler geçerken ‘’Kız arkadaşım çok şanslı ‘’ diye düşündüm.
Çünkü benden çok fazla çiçek alacaktı.Artık karşılık beklemeden iyilik yapan çiçekçiye çok fazla uğrayacaktım.
Ayrıca yolda kalmış bir araba görürsem ,pek anlamasam da ‘’ Yapabileceğim bir şey var mı ? ‘’ diye soracaktım.
Çünkü ‘’ Bu gün sana yarın bana ‘’
Yoldayken bazen görülen ,buharlar çıkan araba sendromu başıma gelmişti.Böyle bir durumdaki başkasını gördüğümde durmadan geçerdim.
Ne yapacağımı düşünme fırsatı dahi bulamadan çevremde birkaç kişi belirdi.
Böyle hikayeleri hepimiz duymuşuzdur.Önce biraz temkinli yaklaştım.
Motorun kapağını açınca ‘’ Başıma son gelmesini istediğim şeylerden biri ‘’ diye düşündüm bir hortum çıkmış ve bir parça kopmuştu.
Beş – altı kişi konuyla ilgili fikir belirtti.Bazıları giderken ‘’teşekkür ederim ‘’ dediğimde bir tanesi ‘’ Ne olacak ki bu gün sana , yarın bana ‘’ diyordu.
Yardıma gelenler çok ilgiliydi.
Birisi ‘’ Git berberden bidonla su al ‘’ derken diğeri tornavida istiyordu.
Yardım edenlerden birisi o mahalledeki çiçekçiydi. Bir yandan tamire çalışırken ‘’köyde traktörümüzü çok tamir ettim ‘’ diyordu.
Diğer arkadaş ise berberdi.Dükkanından beş bidon su aldığım berber.
O da ‘’ Böyle bir şey geçenlerde benim de başıma geldi ‘’ dedi.
Bir saatten fazla uğraştılar ve araba en azından eve götürebilecek kadar çalışır hale gelmişti.
Davranışıma pek bir anlam veremeseler de onlara çok teşekkür ettim ve ellerini sıkarken ‘’İşte yeni çiçekçim ve berberim ‘’ dedim.
Sanırım teşekkürü biraz abartmamdan dolayı şaşırmışlardı ki çiçekçi hızla gelen otobüsü fark etmeden yürümeye başladı.Durumu fark ettim ve kolundan tutarak geri çektim. Bir kaza olabilirdi.
Bir an göz göze geldik ,gülümsedi ,bakışlarıyla bana teşekkür ettiğini hissettim.
Yeni berberimden çok memnun kalacaktım.Kendisi ve kalfası güleryüzlüydü.
Böyle insanların olması ne kadar güzel diye aklımdan bir şeyler geçerken ‘’Kız arkadaşım çok şanslı ‘’ diye düşündüm.
Çünkü benden çok fazla çiçek alacaktı.Artık karşılık beklemeden iyilik yapan çiçekçiye çok fazla uğrayacaktım.
Ayrıca yolda kalmış bir araba görürsem ,pek anlamasam da ‘’ Yapabileceğim bir şey var mı ? ‘’ diye soracaktım.
Çünkü ‘’ Bu gün sana yarın bana ‘’
21 Eylül 2008 Pazar
Bırakınız Yapsınlar , Bırakınız Batsınlar
İskoçyalı ekonomist Adam Smith 1700 ‘ lü yıllarda ;
‘’Bırakınız Yapsınlar , Bırakınız Geçsinler ‘’ demişti.
Vahşi kapitalizm ‘in Uygulayıcıları az gelişmiş ülkelere ;
‘’ Bırakınız Biz yapalım , Bırakınız Biz geçelim ‘’ dedi.
Adam Smith ‘’ Bırakınız gerekirse batsınlar ‘’ demişti.
Uygulayıcılar ;
‘’ Biz batarsak dünya etkilenir ‘’ ve ‘’ Size de Yazık Olur ‘’ dedi.
Az gelişmişlerin , her şeyi onlara bıraktıkları için kayda değer öngörüleri yoktu.
Onlar ''Bu güne kadar biz ne yarar gördük ''demedi
Ne yapılmak istenildiğini ülkelerde yaşayanlar pek anlayamamıştı.
Borçlanmaları sayesinde refah düzeyleri biraz artmış ,ücretlerinin alım gücü ise azalmıştı.
Ve önerilerinin yanlış olma ihtimali göz ardı edilen batmayıp ayakta kalan Uygulayıcılar ‘dan gelen haber ise geçmiş bir filmin tekrarı gibiydi.
‘’ Krizden az gelişmiş ülkeler yüksek faizleri sayesinde karlı çıkacak ‘’
Bu sözde akıl var ,yalnız mantık yoktu.
Tercümesi ise şöyleydi ;
Siz yüksek faiz vererek sıcak para çekeceksiniz ,ülkenizin kaynaklarını bize aktarmaya devam edeceksiniz.Yatırım ,üretim gibi zor işlere kafanızı yormayın ,sizin adınıza düşünüp ne istiyorsanız biz karar veririz.
Adam Smith gelişmekte olan sanayilerin devlet tarafından korunması konusuna da değinmişti.
Uygulayıcılar ise bunun bir çok ülkede gözardı edilmesini başarmışlardı.
Son dönemde bazı az gelişmiş ülkeler ise bunu tamamen gözardı etmeyerek serbest piyasa ekonomisini kullanarak yıldız olmuşlardı.
Diğer yandan her şeyi iyi bildiği varsayılan bazı gelişmiş olarak adlandırılan ülkeler , kriz süresince yapılan devletleştirmelerle eski doğu bloku ülkelerini anımsatan bir yapıya gelmişti.
Az gelişmişlerin uyguladıkları yöntemlerle ekonomide tam rekabete uyum sağlayarak gelişme ihtimalleri yüksek mi ?
Aynı hikaye devam edecek mi ?
Yaşayarak göreceğiz.
‘’Bırakınız Yapsınlar , Bırakınız Geçsinler ‘’ demişti.
Vahşi kapitalizm ‘in Uygulayıcıları az gelişmiş ülkelere ;
‘’ Bırakınız Biz yapalım , Bırakınız Biz geçelim ‘’ dedi.
Adam Smith ‘’ Bırakınız gerekirse batsınlar ‘’ demişti.
Uygulayıcılar ;
‘’ Biz batarsak dünya etkilenir ‘’ ve ‘’ Size de Yazık Olur ‘’ dedi.
Az gelişmişlerin , her şeyi onlara bıraktıkları için kayda değer öngörüleri yoktu.
Onlar ''Bu güne kadar biz ne yarar gördük ''demedi
Ne yapılmak istenildiğini ülkelerde yaşayanlar pek anlayamamıştı.
Borçlanmaları sayesinde refah düzeyleri biraz artmış ,ücretlerinin alım gücü ise azalmıştı.
Ve önerilerinin yanlış olma ihtimali göz ardı edilen batmayıp ayakta kalan Uygulayıcılar ‘dan gelen haber ise geçmiş bir filmin tekrarı gibiydi.
‘’ Krizden az gelişmiş ülkeler yüksek faizleri sayesinde karlı çıkacak ‘’
Bu sözde akıl var ,yalnız mantık yoktu.
Tercümesi ise şöyleydi ;
Siz yüksek faiz vererek sıcak para çekeceksiniz ,ülkenizin kaynaklarını bize aktarmaya devam edeceksiniz.Yatırım ,üretim gibi zor işlere kafanızı yormayın ,sizin adınıza düşünüp ne istiyorsanız biz karar veririz.
Adam Smith gelişmekte olan sanayilerin devlet tarafından korunması konusuna da değinmişti.
Uygulayıcılar ise bunun bir çok ülkede gözardı edilmesini başarmışlardı.
Son dönemde bazı az gelişmiş ülkeler ise bunu tamamen gözardı etmeyerek serbest piyasa ekonomisini kullanarak yıldız olmuşlardı.
Diğer yandan her şeyi iyi bildiği varsayılan bazı gelişmiş olarak adlandırılan ülkeler , kriz süresince yapılan devletleştirmelerle eski doğu bloku ülkelerini anımsatan bir yapıya gelmişti.
Az gelişmişlerin uyguladıkları yöntemlerle ekonomide tam rekabete uyum sağlayarak gelişme ihtimalleri yüksek mi ?
Aynı hikaye devam edecek mi ?
Yaşayarak göreceğiz.
17 Eylül 2008 Çarşamba
CEO Hatasını Farketti
Şirketin alacaklı olduğu bir firma batmıştı.
Sorunun kaynağı araştırılmaya başlandı.
Pazarlama ekibi mi işine ilgisizdi ?
Yöneticiler mi işten uzaktı ?
Sistemde mi sorun vardı ?
Konu sorgulandığında ;
Problemin daha önceden farkedildiği ,fakat ‘’ belki düzeltebiliriz ‘’ düşüncesiyle üst yönetimin bilgilendirilmediği anlaşıldı.
Yönetici ,pazarlamacının kendisini zaten dinlemediğini ,hatta batan firmaya satış yapıldığından dahi haberi olmadığını belirtti.
Bu açıklaması pazarlamacısıyla birlikte kendisinin de işini kaybetmesine neden oldu.
Şirket pazarlama bölümünün sorumluluğunu ona vermişti. Ama sonuç hayal kırıklığına dönüşmüştü.
Oysa yaptığı işe ve ekibine sahip olamayan yöneticinin iş hayatında önemli sayılabilecek artıları da vardı
Üstleriyle çok iyi geçiniyor ve ekibinin yaptığı basit bir işi bile şirkette kendisi büyük bir iş yapmış gibi algılatıyor her şeyi kendi başarmış hissini verebiliyordu.
İyi sonuçlara sahip çıkıp kötü sonuçlardan kaçınmak , iş ve yöneticilik konularındaki yetersizliği eninde sonunda kaçınılmaz sonucu getirmişti.
Yaşanan olay sonucunda CEO asıl hatanın kendisinde olduğunu fark etti ve firmanın detaylı sorgulanmasına karar verdi.
Ulaşılan sonuçlar şöyleydi ;
Şirket içi denetimde risk oluşturan eksikler ortaya çıkarıldı.
Yetki verilen insanların sorumluluklarını, rakamsal sonuçların dışında da ne şekilde yerine getirdikleri takip edilmeye başlandı.
Birimlerin birbirini denetlemesi sağlandı.
Performans değerlendirmesi 360 derece olarak uygulanmaya başlandı.Bu performans sisteminde yöneticiler çalışanlarını değerlendirirken ,çalışanlar da yöneticilerini değerlendiriyordu.
Kurumsallaşmayı kaçınılmaz bir gerçek olarak düşünen firmalar problemler yaşasalarda, gerekli yönetim tekniklerini kullanıp doğru teşhislere ulaşarak daha başarılı bir geleceğe yelken açmayı başarırlar.
Sorunun kaynağı araştırılmaya başlandı.
Pazarlama ekibi mi işine ilgisizdi ?
Yöneticiler mi işten uzaktı ?
Sistemde mi sorun vardı ?
Konu sorgulandığında ;
Problemin daha önceden farkedildiği ,fakat ‘’ belki düzeltebiliriz ‘’ düşüncesiyle üst yönetimin bilgilendirilmediği anlaşıldı.
Yönetici ,pazarlamacının kendisini zaten dinlemediğini ,hatta batan firmaya satış yapıldığından dahi haberi olmadığını belirtti.
Bu açıklaması pazarlamacısıyla birlikte kendisinin de işini kaybetmesine neden oldu.
Şirket pazarlama bölümünün sorumluluğunu ona vermişti. Ama sonuç hayal kırıklığına dönüşmüştü.
Oysa yaptığı işe ve ekibine sahip olamayan yöneticinin iş hayatında önemli sayılabilecek artıları da vardı
Üstleriyle çok iyi geçiniyor ve ekibinin yaptığı basit bir işi bile şirkette kendisi büyük bir iş yapmış gibi algılatıyor her şeyi kendi başarmış hissini verebiliyordu.
İyi sonuçlara sahip çıkıp kötü sonuçlardan kaçınmak , iş ve yöneticilik konularındaki yetersizliği eninde sonunda kaçınılmaz sonucu getirmişti.
Yaşanan olay sonucunda CEO asıl hatanın kendisinde olduğunu fark etti ve firmanın detaylı sorgulanmasına karar verdi.
Ulaşılan sonuçlar şöyleydi ;
Şirket içi denetimde risk oluşturan eksikler ortaya çıkarıldı.
Yetki verilen insanların sorumluluklarını, rakamsal sonuçların dışında da ne şekilde yerine getirdikleri takip edilmeye başlandı.
Birimlerin birbirini denetlemesi sağlandı.
Performans değerlendirmesi 360 derece olarak uygulanmaya başlandı.Bu performans sisteminde yöneticiler çalışanlarını değerlendirirken ,çalışanlar da yöneticilerini değerlendiriyordu.
Kurumsallaşmayı kaçınılmaz bir gerçek olarak düşünen firmalar problemler yaşasalarda, gerekli yönetim tekniklerini kullanıp doğru teşhislere ulaşarak daha başarılı bir geleceğe yelken açmayı başarırlar.
Etiketler:
Calışana Özel,
CEO 'lara Özel,
Kurumsallık,
Yönetim Becerileri
14 Eylül 2008 Pazar
Gelişen Ülkenin Küresel Firması
Gelişme oyununda bazıları sınıfta kalırken ,Brezilya dünyaya yalnızca futbolcu ihraç etmiyor.
Klimasan'ın yüzde 61'ine sahip olan Şenocak Holding'in yüzde 71 hissesi, 32.6 milyon euro bedelle Brezilyalı Metalfrio Solutions'a satıldı.
Metalfrio 'da bir dünya firması
45 yıl önce kurulan kurulmuş , Brezilya'da Coco-Cola, Nestle ve Unilever gibi dünya devi şirketlerle iş yapıyor. Şirket yüksek teknoloji ile yılda 180 bin parça ürün üretiyor.
Latin Amerika, Batı ve Orta Avrupa, Rusya ve İskandinavya'da faaliyet gösteren şirketin toplam 450 çalışanı bulunuyor.
Güney Amerika da ise % 50 üzeri pazar payıyla lider bir konumda.
En önemli özelliklerinden birisi ise yenilikçi olması . Bunu dünya ile işbirliği yaparak başarıyor.
2005 yılından bu yana Türkiye'de de faaliyet gösteren Metalfrio, bu yılın ikinci çeyreğinde Türkiye'de 3 bin 100 parça ürün sattı ve 4.2 milyon real tutarında gelir elde etti.
kaynak:metalfrio ,referans.
Klimasan'ın yüzde 61'ine sahip olan Şenocak Holding'in yüzde 71 hissesi, 32.6 milyon euro bedelle Brezilyalı Metalfrio Solutions'a satıldı.
Metalfrio 'da bir dünya firması
45 yıl önce kurulan kurulmuş , Brezilya'da Coco-Cola, Nestle ve Unilever gibi dünya devi şirketlerle iş yapıyor. Şirket yüksek teknoloji ile yılda 180 bin parça ürün üretiyor.
Latin Amerika, Batı ve Orta Avrupa, Rusya ve İskandinavya'da faaliyet gösteren şirketin toplam 450 çalışanı bulunuyor.
Güney Amerika da ise % 50 üzeri pazar payıyla lider bir konumda.
En önemli özelliklerinden birisi ise yenilikçi olması . Bunu dünya ile işbirliği yaparak başarıyor.
2005 yılından bu yana Türkiye'de de faaliyet gösteren Metalfrio, bu yılın ikinci çeyreğinde Türkiye'de 3 bin 100 parça ürün sattı ve 4.2 milyon real tutarında gelir elde etti.
kaynak:metalfrio ,referans.
10 Eylül 2008 Çarşamba
Geleceğin Müşteri Alışkanlıkları Tahmin Edilebilir mi ?
İş dünyasının kafasındaki değerler ve önemi artan Pazar savaşları .
Yalnız değerler gerçekten anlaşılabiliyor mu ? Nereden geliyor ,neden önemli ?
Çünkü Amerikada farklı yeni bir nesilin olduğu bir çağa giriyoruz.
Farklı gruplara göre ürün ve hizmetleri pazara yerleştirme konusunda değerleri anlayabilmek bu günkü kadar hiç önemli olmamıştı .
Geleceğin satınalma alışkanlıklarında değerlerin güçlü bir gösterge olacağı tahmin edilmekte.
Ulusal basketbol birliği ,değer temelli profilleri pazarlama etkilerini arttırmak için kullanmaktadır.
Peki siz pazarlama konusunda aynı sistemi nasıl kullanabilirsiniz ?
- Yenilikçi ürün ve servisler yaratın.
- Ürünlerinizi tüketici değerlerine göre sıraya koyun.
- Büyük potansiyelli alıcılarınızla güçlü satış ilişkileri sağlayın .
- Yeni pazarlara girerken risk – ödül oranının değerini biçin .
- Büyüyen bir trend olan karlı pazarlama fırsatlarını değerlendirin.
- Hızlı ve kalıcı karlılık için müşterilerin satın alma kararlarını etkileyin .
kaynak:club of amsterdam
Yalnız değerler gerçekten anlaşılabiliyor mu ? Nereden geliyor ,neden önemli ?
Çünkü Amerikada farklı yeni bir nesilin olduğu bir çağa giriyoruz.
Farklı gruplara göre ürün ve hizmetleri pazara yerleştirme konusunda değerleri anlayabilmek bu günkü kadar hiç önemli olmamıştı .
Geleceğin satınalma alışkanlıklarında değerlerin güçlü bir gösterge olacağı tahmin edilmekte.
Ulusal basketbol birliği ,değer temelli profilleri pazarlama etkilerini arttırmak için kullanmaktadır.
Peki siz pazarlama konusunda aynı sistemi nasıl kullanabilirsiniz ?
- Yenilikçi ürün ve servisler yaratın.
- Ürünlerinizi tüketici değerlerine göre sıraya koyun.
- Büyük potansiyelli alıcılarınızla güçlü satış ilişkileri sağlayın .
- Yeni pazarlara girerken risk – ödül oranının değerini biçin .
- Büyüyen bir trend olan karlı pazarlama fırsatlarını değerlendirin.
- Hızlı ve kalıcı karlılık için müşterilerin satın alma kararlarını etkileyin .
kaynak:club of amsterdam
7 Eylül 2008 Pazar
3.Dünya Ülkelerinde İş Yaparken
Gelişmiş bir ülkedeki bir danışmanlık firmasının yeterince gelişememiş ülkelerde iş yapacaklara yapmış olduğu bazı öneriler şöyle ;
Burokratik işlerin yapılması için gerekli masrafların yanı sıra ‘’ masa altı ödeme ‘’ bir çok gelişmekte olan ülkede kural haline gelmiştir.
Bu durum iş kültürünün bir parçasıdır.
Böyle ülkelerde aşağıdaki durumlarda örneklerle karşılaşabilirsiniz.
- İzin ,lisans gibi belgeler almak istediğinizde ,
- Vize ve çalışma izni gibi evraklarda
- Ülkede mal taşıtmak istediğinizde
- Telefon ,elektrik ,çöp hizmetlerinde
- Benzer diğer işlerde
Bu ödemeler yasalmıdır ?Uluslar arası kuruluşların raporlarında bu konu yer almaz.
Diğer taraftan yönetim ekibinizi bu konularda açıkça bilgilendirmeniz gerekir.
kaynak:wral
Burokratik işlerin yapılması için gerekli masrafların yanı sıra ‘’ masa altı ödeme ‘’ bir çok gelişmekte olan ülkede kural haline gelmiştir.
Bu durum iş kültürünün bir parçasıdır.
Böyle ülkelerde aşağıdaki durumlarda örneklerle karşılaşabilirsiniz.
- İzin ,lisans gibi belgeler almak istediğinizde ,
- Vize ve çalışma izni gibi evraklarda
- Ülkede mal taşıtmak istediğinizde
- Telefon ,elektrik ,çöp hizmetlerinde
- Benzer diğer işlerde
Bu ödemeler yasalmıdır ?Uluslar arası kuruluşların raporlarında bu konu yer almaz.
Diğer taraftan yönetim ekibinizi bu konularda açıkça bilgilendirmeniz gerekir.
kaynak:wral
Etiketler:
Gelişen Ülkeler Neden Gelişmez ?,
Gelişmiş Ülke Bakışı
3 Eylül 2008 Çarşamba
Limoncu Geldi
Yıllar önceydi.
İstanbul Gayrettepe ‘de anneannemle birlikte yaşıyorduk.Bizim sokaktan geçen bir kör limoncu vardı.
Onu ne zaman görsem‘’ Limoncu geldi hanım ,kör limoncu geldi '' diye bağırıyordu.
Anneannem bana hep şunu söylerdi ;
‘’ Ne zaman kör limoncu bizim sokaktan geçse , mutlaka limon alacaksın ,
Evde limon olsa bile !
Unutma ki o çalışıyor ve bakmak zorunda olduğu bir ailesi var ''
Ne zaman kör limoncunun sesini duysam hemen anneanneme gider, para alır ve limoncuya koşardım.
O da beni tanırdı ,elinden tutar sokakta karşıdan karşıya geçirirdim.
Daha sonra o mahalleden uzak bir yere taşındık.Kör limoncudan ayrıldığım için üzgündüm.
Bir gün sokakta oynarken bir ses duydum.
'' Limoncu geldi hanım ,kör limoncu geldi ''
Ve o yeniden karşımdaydı.
Bu bir konserde izlediğim Anadolu Rock Grubu Baba Zula ‘nın solistinin hikayesi.
Hikaye örneklerle iş hayatına da bağlanabilirdi.
Ama böyle kalsın , daha anlamlı ve güzel.
Yoksa , böyle Kör Limoncular ,Çocuklar ve Anneanneler hala çoğunluktamı ?
Öyle bir dünya herkes için ne güzel olurdu.
Baba Zula ,adını ilk defa Efsane Grup Moğollar ' ında sahne aldığı , İzmir - Karaburun Festivali kapsamında ki konserinde duyduğum ,Türk müzik aletlerini elektronikle birleştiren ,bir çok ülkede festivallere katılarak müziğimizi tanıtan , geçmişi 1996 'lara dayanan bir grup.
Beni en çok etkileyen yanıysa şarkı sözleriydi.
Geçmişte Moğollar 'da yer alan Cem Karaca 'nın oğlu Emrah Karaca 'da artık babasının eski grubunun solisti.
Karaburun ise öyle bir yer ki ;
Tüm güzel yerleri gezdiğinizi düşünüyorsanız , Karaburun ve çevresine uğramadıysanız emin olun yanılıyorsunuz.
İstanbul Gayrettepe ‘de anneannemle birlikte yaşıyorduk.Bizim sokaktan geçen bir kör limoncu vardı.
Onu ne zaman görsem‘’ Limoncu geldi hanım ,kör limoncu geldi '' diye bağırıyordu.
Anneannem bana hep şunu söylerdi ;
‘’ Ne zaman kör limoncu bizim sokaktan geçse , mutlaka limon alacaksın ,
Evde limon olsa bile !
Unutma ki o çalışıyor ve bakmak zorunda olduğu bir ailesi var ''
Ne zaman kör limoncunun sesini duysam hemen anneanneme gider, para alır ve limoncuya koşardım.
O da beni tanırdı ,elinden tutar sokakta karşıdan karşıya geçirirdim.
Daha sonra o mahalleden uzak bir yere taşındık.Kör limoncudan ayrıldığım için üzgündüm.
Bir gün sokakta oynarken bir ses duydum.
'' Limoncu geldi hanım ,kör limoncu geldi ''
Ve o yeniden karşımdaydı.
Bu bir konserde izlediğim Anadolu Rock Grubu Baba Zula ‘nın solistinin hikayesi.
Hikaye örneklerle iş hayatına da bağlanabilirdi.
Ama böyle kalsın , daha anlamlı ve güzel.
Yoksa , böyle Kör Limoncular ,Çocuklar ve Anneanneler hala çoğunluktamı ?
Öyle bir dünya herkes için ne güzel olurdu.
Baba Zula ,adını ilk defa Efsane Grup Moğollar ' ında sahne aldığı , İzmir - Karaburun Festivali kapsamında ki konserinde duyduğum ,Türk müzik aletlerini elektronikle birleştiren ,bir çok ülkede festivallere katılarak müziğimizi tanıtan , geçmişi 1996 'lara dayanan bir grup.
Beni en çok etkileyen yanıysa şarkı sözleriydi.
Geçmişte Moğollar 'da yer alan Cem Karaca 'nın oğlu Emrah Karaca 'da artık babasının eski grubunun solisti.
Karaburun ise öyle bir yer ki ;
Tüm güzel yerleri gezdiğinizi düşünüyorsanız , Karaburun ve çevresine uğramadıysanız emin olun yanılıyorsunuz.
1 Eylül 2008 Pazartesi
Girişimde Israrcı Ol
Başarılı Girişimcinin Yapacağı Üç Şey Vardır.
Daha Fazlasını Öğren ;
Dünya sürekli değişiyor.Bu yüzden sürekli öğrenmeye devam etmelisin.Bu çok basit.
Dışarıdaki başarılı insanlara bak ;
- Hiç biri şartlanmayı kabul etmez.
- Boşa vakit harcamaz.
- Yaptığı şeyi her zaman aynı şekilde yapmaya çalışmaz.
Daha Fazlasını Dene ;
Başarılı insanlar daha fazla öğrenmenin yanı sıra daha fazlasını denerler.
Roket bilimi artık uzakta değil .Geçmişte de biliniyordu , yalnızca şu an uygulandı.
Başarı ile ilgili bir çok kitap okuduğumuzda hiç birinin gerçekte yeni olmadığının farkına varırız.
Temel bilgilere ulaştırsa da eski konuların tartışılıp bu güne uyarlanmasından fazlası değildir.
Israrcı Ol
Bir çok girişimci ilk iki konuyu yapsa da ısrarcılıkta vazgeçer. Nereye gitmek istediğini biliyorsan öğrenmeye devam et ,yeni yöntemler dene ,
Daha uzun süre alabilir , daha zor olabilir. Ama sonuçta amacına ulaşırsın. İnsanlar hep vazgeçmek ister.Çünkü girişimcilik gerçekten zordur.
Lunaparktaki korku trenlerine benzer. Başlangıçta heyacanlanırsınız. İniş çıkışlarda mideniz kötü olur ve zorlanırsınız.Tekrarladığınızda ise sonuca tahmininizden daha hızlı yaklaşırsınız.
kaynak:blog mindvalleylabs
Daha Fazlasını Öğren ;
Dünya sürekli değişiyor.Bu yüzden sürekli öğrenmeye devam etmelisin.Bu çok basit.
Dışarıdaki başarılı insanlara bak ;
- Hiç biri şartlanmayı kabul etmez.
- Boşa vakit harcamaz.
- Yaptığı şeyi her zaman aynı şekilde yapmaya çalışmaz.
Daha Fazlasını Dene ;
Başarılı insanlar daha fazla öğrenmenin yanı sıra daha fazlasını denerler.
Roket bilimi artık uzakta değil .Geçmişte de biliniyordu , yalnızca şu an uygulandı.
Başarı ile ilgili bir çok kitap okuduğumuzda hiç birinin gerçekte yeni olmadığının farkına varırız.
Temel bilgilere ulaştırsa da eski konuların tartışılıp bu güne uyarlanmasından fazlası değildir.
Israrcı Ol
Bir çok girişimci ilk iki konuyu yapsa da ısrarcılıkta vazgeçer. Nereye gitmek istediğini biliyorsan öğrenmeye devam et ,yeni yöntemler dene ,
Daha uzun süre alabilir , daha zor olabilir. Ama sonuçta amacına ulaşırsın. İnsanlar hep vazgeçmek ister.Çünkü girişimcilik gerçekten zordur.
Lunaparktaki korku trenlerine benzer. Başlangıçta heyacanlanırsınız. İniş çıkışlarda mideniz kötü olur ve zorlanırsınız.Tekrarladığınızda ise sonuca tahmininizden daha hızlı yaklaşırsınız.
kaynak:blog mindvalleylabs
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)