31 Mayıs 2007 Perşembe

Zorlu 'dan Yine Bir İlk

Zorlu ,yerel bir inşaat işine girdiği için bizi hayal kırıklığına uğratmıştı ,Çünkü grup 'tan global oyuncu olabileceği beklentimiz yüksekti.

Yine önemli bir ilki gerçekleştirmiş .Hayal kırıklığımızın haklı olduğunu aşağıdaki haberle daha iyi anladık ,

Zorlu Holding'in patronu Ahmet Nazif Zorlu, ev tekstil mağazası Linens'in başında bulunan kızı Şule Zorlu 'nun yerine yeğeni Fatih Dereköylü'yü getirdi. Zorlu, kızını 'iş dinamikleri gereği' görevden aldığını söyledi.

Linens'teki görev değişiminin nedenini "İş dinamikleri açısından gerekliydi" sözleriyle açıklayan Zorlu, şöyle devam etti: "Zorlu Tekstil Grubu'nun içinde yeni bir sinerji yaratmamız gerektiğine inanıyorduk. Bu nedenle böyle bir karar alarak görev değişikliğine gittik.

Bu vizyonda olabilen grupların Global Dünya 'da Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğuna oynama şansları bizce yüksek

Daha önceki bir röportajda ise Şule Hn. 'ın vizyonunun genişliğini görebiliyoruz :

14 yaşından bu yana, grubun teksil fabrikalarında çalışmaya başlayan Şule Zorlu üniversiteden mezun olduğunda Denizbank'a stajyer olarak girerek profesyonel olarak iş hayatına atıldı. Zorlu, daha önce bir gazeteye verdiği röportajında "Evet, Ben Ahmet Bey'in kızıyım. Ama 30 bin kişinin çalıştığı bir şirkette, ben de herkes gibi emeğimle varım" demişti. Şule Zorlu, Denizbank'taki dört yıllık tecrübesi ve başarı grafiği nedeniyle, Linens'in genel müdürlüğü görevine getirildiğini belirterek "Ahmet Bey, bende bir ışık görmeseydi, gözümün yaşına bakmazdı.

Linens'in 100 mağazası var . Şule Zorlu 'nun hedefleri arasında Cezayir ,Fas , Tunus ,Libya 'da mağazalar açmak vardı .

Şule Zorlu 'nun önümüzdeki dönemde daha zor görevleri başaracağına inanıyor ,Gruptan vizyonuna yakışan başarılar bekliyoruz.

Kaynak : www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=69492&ForArsiv=1

30 Mayıs 2007 Çarşamba

Başarı Şans İşi Gibi Görünmüyor

Planların üzerinde büyüyen Kipa'da hedef 2 milyar dolar

3 yıl önce Kipa'yı alarak Türkiye pazarına giren Tesco, bu yıl 1 milyar dolarlık ciro hedefliyor. Tesco Kipa'nın CEO'su Simon King, en başta Türkiye'ye know-how getirmeyi düşündüklerini ancak burada öğrendikleriyle dışarıya transfer ettiklerini söyledi.


DOĞRU HEDEF BELİRLEME

Tesco Kipa'nın CEO'su Simon King, Türkiye iştirakinin Tesco'nun en başarılı uluslararası yatırımlarından biri olduğunu , 2008 hedeflerinin 2 milyar dolar ciro olduğunu söyledi. King, mali yıl sonunda önceki yıla oranla yüzde 55 büyüdüklerini, bunun yüzde 40'ının yeni mağazalardan, yüzde 15 'inin ise mevcut mağazalarla sağlandığını açıkladı

ARAŞTIRMAYA DAYALI OLUŞTURULMUŞ BİR STRATEJİ

King, "Biz şu an 3-5 yıl sonrası için yatırım yapıyoruz. Amacımız ülke çapında bir numara olmaktan önce, mağazamız olan kentte bir numara olmak" diye konuştu.

Mağaza açmada limitimiz yok." İstanbul'a ne zaman mağaza açacakları yönündeki soru üzerine King, önümüzdeki 5 yıl içinde bunun mümkün olabileceğini ifade etti.


Türkiye pazarında planlarının üzerinde büyüdüklerinin altını çizen King, "İlk başta Tesco'nun diğer ülkelerinden Türkiye'ye know-how getirmeyi düşünüyorduk. Ama Türkiye'de öğrendiklerimizi Tesco'nun yurtdışındaki diğer mağazalarına transfer eder konuma geldik" diye konuştu

YENİLİK İÇİN EKİP ÇALIŞMASI

Türkiye'deki dağıtım merkezi Californiya'ya örnek oldu

“Tesco, İzmir Torbalı'daki dağıtım merkezi modelini California'daki diğer rakiplerine karşı aynen ABD'de kullanacak. Türkiye'deki iyi uygulamalar diğer ülkelere örnek olmaktadır” diye konuştu. Tesco Kipa Finans ve Bilgi İşlem Direktörü Ruşen Kopmaz ise Tesco'ya ait standart dağıtım merkezi modelini Türkiye'nin talebi üzerine burada geliştirdiklerini, stokların alınmasından müşterinin ürünü almasına kadarki süreci kapsayan modelin eylül ayında ilk defa Amerika pazarına girecek Tesco'nun orada bu modeli uygulayacağını ifade etti. 40'dan fazla ülkeden 150-200 uzmanla beraber Türkiye'de geliştirilen modelin gelecekte Tesco'nun dünyadaki bütün ülkelerinde bulunan mağazalarında kullanılacağına dikkat çeken Kopmaz, modelin Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan ve İngiltere'de uygulanacağını söyledi.

VE BAŞARI

28 Şubat 2007'de sona eren bir yıllık mali dönemde, bir önceki yıla göre satışlarını yüzde 52,5, toplam satış alanını yüzde 88, personel sayısını yüzde 60, hipermarket sayısını ise ikiye katlayan Tesco Kipa, Türkiye ile ilgili hedeflerini büyüttü

Her model için yüksek bütçe gerekmiyor. Yeterki hangi çağda olduğumuzun farkında olalım

Kaynak : www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=69350&ForArsiv=1

28 Mayıs 2007 Pazartesi

Gelişen Dünyalar Dışarıdan Nasıl Görünüyor ?

Gelişmekte olan ülkelerin gelişmekte pozisyonunda kalma nedenleri

1 . Teknoloji temelli eğitim almış bilim adamı yetersizliği ,Dünya seviyesinde Araştırma Üniversitelerinin eksikliği ,

2 . Firmaların alım gücü düşük pazarlarda yeterli sermaye birikimini yaratamaması ,

3 . Firma yöneticilerinin dar bütçelerle iş yapmaya çalışması ,

Gelişenlerle ,gelişemeyenler arasındaki fark ,değişime farklı yaklaşılmasıdır .

Bazıları müşterilerin ne istediğini , ihtiyaçlarını yakından analiz ediyorlar ,bu konulardaki dünya çapında iyi fikirleri araştırıyorlar . İnanıyoruz ki bu stratejiler gelişim açısından çok önemli .

İş planlarınında , Üretim , Lojistik ,Pazarlama ,Müşteri Hizmetlerinde değişikliklere gidilmesi gerekiyor.

YENİLİK 2 ŞEKİLDE GELİR ‘’ TEKNOLOJİYLE DESTEKLE VE MÜŞTERİYİ ÇEK ‘’

Çoğu Yabancı Firma ,Gelişmekte olan bir ülkeye Yüksek gelirli müşteriye göre dizayn edilmiş bir ürünün düşük versiyonu ile gelir .Bu yaklaşımsa nadiren başarılı olur.Fakat bazıları o ülkedeki düşük gelirli müşterilerin ihtiyaçlarını anlarlar ,problemlerine yaratıcı çözümler sunarlar .

Gelişmiş ülkelerdeki Büyük firmalar AR - GE ‘ leri sayesinde önemli buluşlar yaparlar ,Gelişmekte olan ülkelerdeki iş dünyaları ise Yeniliğe oldukça farklı bakarlar.

Genelde Yenilik yalnızca teknolojiyle değil ,teknolojinin çevrelediği üretim ,dağıtım ,lojistik ve finansı içeren iş modelleriyle gelir .

Diğer bir yol ise bulunan fikirlerin hedef pazarlara uygun hale getirilmesidir.

Kaynak : Harvard Business School

26 Mayıs 2007 Cumartesi

Bir Hikaye

Kuruluş Tarihi : 2001
Sektör : Finansal Ürünler
Son 3 Yıllık Büyüme : % 5,629
2005 Yılı Karı : 34,8 milyon USD
Çalışan Sayısı : 38

Firma başarısını Tim 'den ( 66 ) dinleyelim ,

Mühendislik ailemizin genlerinde var .Büyükbabam Lincoln ‘ un baş mühendisiydi ,

Mühendislik eğitimi sonrası tüm girişimcilik eğitimimi Harvard Business School ‘da aldım.

Hedefim teknik alanda girişimcilikti , Hayatım boyunca müşterilerimin giderlerini nasıl azaltabilirim diye düşündüm .

İlk olarak Soğuk Savaş Bilgi Teknolojileri konusunda bir firmada çalışmaya başladım .Bu şirketteyken apandisit ameliyatı oldum ,bir süre işe gidemedim ,o arada benim projem laboratuardan çalındı .1965 ‘te ayrıldım .

Bu benim kendime ait olmayan bir firmada ilk ve son çalışmamdı .

Bir politikacı arkadaşım spesifik seçmenlere çok sayıda mektup gönderebilecek bir fikir istedi ,Amaçlanan mektupları hazırlamak için bilgisayar kullanabileceğimi düşündüm .4 arkadaş bir şirket kurduk.

İlk önce pazarı nüfus istatistikleri ve satınalma potansiyeli konularında segmentlere ayırdık . Ayrıca mektupların yerine ulaşması konusunda önemli sorunlar olduğunu gördük.Gönderilerin % 70 ‘i adrese ulaşıyordu , nedeni adresleri yazanlar düşük maaşlı ve yetersiz ingiliceye sahip çalışanlardı .Bu sorunu bilgisayarla çözebilirdik .Yaptık ve % 92 üzeri teslim oranına ulaştık. Harvard B. S. ‘den Amerikan Posta Servisinde üst düzey bir görevde çalışan bir arkadaşım bir fikir verdi. Mektupları ayrı ayrı postalamak yerine belli rotalara koli ile gönderip dağıttırabilirsek mektup maliyeti 9,6 cent ‘den 4,0 cente inecekti.Hemen uyguladık .8 ay sonra Amerikan Posta serviside böyle bir sistem uygulamaya başladı .1977 ‘de şirketi satıp bir Katalog Firması satın aldım .Bu işte her bir katalog ödeme sistemi sorunlarından dolayı cironun % 2 ‘si kadar ilave maliyete sahipti ,Bunu % 1 ‘e indirdik.

İlk Litle & Co 1986 ‘da faaliyete başladı .1,6 milyon USD kredi aldık , Faaliyet konusu katalog satışlarında ödeme sistemiydi.

Burada başlıca şunları yaptık ;

Adres ayrıştırımında Visa ile çalıştık ,Çünkü Fatura adresleriyle ,doğru kimlik adresleri aynı olmalıydı .

Diğer bir konu faturaların taksitlendirilmesi ,Visa buna karşı çıktı ,faiz satıcıdan çıkmayacaktı ,kendisi üstlenecekti .Biz bir rakibinin faiz talep etmediğini ,bu durumda cirolarının artacağını belirttik , 6 hafta sonra Visa bunu yapabileceğini bildirdi.

Bu da diğerleri gibi benim ahmakça fikirlerimden biriydi , diğer yandan ilginçti ,Sonrasında Visa ‘nında fikri olmuştu .

1995 ‘ te firmayı 80,000,000 USD ‘ye First USA ‘ ya sattım. Fakat ismimi satmadım ,onlar Payment Tech adını aldılar.

2001 ‘de bu firmam faaliyete başladı ,

Başarıya ulaşmak için 4 şeyi bilmeliyiz.

1 . İyi bir ekip , Rakiplerimiz teknik çalışmıyor .oysa yaptığımız iş çok teknik ,

2 . Biz pazarı tanıyoruz . Onlar yalnızca bankalarla konferanslara gidiyor. Biz pazarın içindeyiz ,konferansları ise internetten yapıyoruz.

3 . Biz Visa ve Mastercard düzenlemelerini biliyoruz .

4 . Riski yönetmeyi biliyoruz .


Oğlum Tom 6 yıl başarılı bir Venture Capital firmasında çalıştı , Geçen yıl İş Geliştirme Başkan Yrd . olarak bize geldi .Bir süre önce ‘’ Artık Tom ‘ un CEO olma zamanıdır ‘’ dedi bizde yaptık .

Bu yıl benim için hiçde kritik değil ,Artık seminerlerdeyim ,Visa , Mastercard ,iş ortağı bankalarla neler yapılabilir onları anlatıyorum .

İnsanlar beni çılgın bulabilir , Ama ben bu şekilde iş yapmayı seviyorum .

ASLINDA BURADA BELKİ HİÇ BİR ŞEY YOK , BELKİ DE ÇOK ŞEY VAR .

DÜŞÜN , FİKİR ÜRET , BÜYÜT ,SAT ,KAZAN VE TEKRARDAN YAP

25 Mayıs 2007 Cuma

30 Milyon Dolarlık Bir Fikir

Orijinal Fikir bir oyunda yaratıldı ,

Caterina Fake (37) , Steward Butterfield (33) .Kanadalı çift balayı dönüşünden 2 hafta sonra çalışmaya başladılar .İkiside web dizayn danışmanıydı . 2002 yılında Flicker adıyla bir fotoğraf paylaşım sitesi kurdular .Site kısa zamanda populer hale geldi ,Dizaynı ,Teknolojisi , Algılanabilirliği ,Kullanıcılarda yarattığı memnuniyet çok üst seviyedeydi. Firmada 7 kişi çalışıyordu .

Flicker 'ı daha sonra Yahoo ‘ya 30,000,000 USD ‘ye sattılar.

Çift şöyle demiş ,

Biz bu şirkette SONSUZ OYUN olarak adlandırdığımız bir kavram yarattık .Eğer iş bir oyunsa bazı şeyleri olaganüstü yapmalıydık .Oyun yapmak ,almak ,satmak üzerine kurulmuştu .

Sitemize gelen herkesi selamladık , Bu konuda site çalışanı George Quates şöyle diyor ;
Siteye gelen herkesi 7 gün ,24 saat boyunca selamladım ,onlarla chat yaptım .Çünkü bu bir sosyal üründü ,insanlar buraya fotoğraflarıyla birlikte tüm yaşamlarını koyuyordu .Onlara sevgiyle yaklaşım gerekliydi ……

Sitemize gelenleri potansiyel reklam aracımız olarak gördük ,onlara sıcak yaklaşımımızı bir şekilde gösterdik .

İlk zamanlar müthiş sıkıntıdaydık ,bir KOBİ firmasına finansman için başvurduk ve reddedildik ,Aynı firma ertesi yıl bize 450,000 Kanada Doları kredi , ayrıca kar ‘a geçince ödenmek üzere film ve müzik ‘te verebileceğini belirtti .Bunu reddettik ,Düşündük ki biz bu parayı geçen yıl alabilseydik ,her şey bitecekti ve Flicker falan kalmayacaktı.

Daha sonra Yahoo ‘yla müthiş bir toplantı yaptık ,çok güzel bir DEMO hazırlamıştık

Sonrasında bizi 6 ay boyunca aradılar ,Vizyonlarını paylaştılar ,Sistemi nasıl yürüttüğümüz konusunda bizimle hemfikirlerdi . Bu arada bizde çok şey öğrendik ,Bunların bazılarını büyük firmalar dışında öğrenme şansımız yoktu.



Kaynak : t.d.r.f.e

24 Mayıs 2007 Perşembe

'' Gelişen Ülkeden Bir Şampiyon ''

Parlak fikirler ,firmalarda akla gelmeyecek yerlerde ortaya çıkabilir.Fikirlerden en çok umut verenini seçmek ve hızlı bir şekilde uygulayabilmek gerekir.

CEMEX , Monterrey Meksika merkezli bir çimento üreticisi ,2002 cirosu yaklaşık 6,5 milyar USD seviyesinde ,

CEMEX ekibi düşük gelirli çimento müşterilerinin ihtiyaçlarını anlayabilmek için en fakir semtlerden Guadalajara ‘da araştırmalar yapmış ,Çıkan sonuç , buralarda yaşayan insanlar hazır beton yerine paketlenmiş çimento almaya eğilimli ,Nedeni sağlanan fiyat avantajı insanlara daha geniş m2 ev yapma şansı veriyor.

Kayda değer bir yenilik ,KENDİN YAP PROJESİ bu tip bölgeler için önemli ,

Hazır Beton sektöründeki rekabet içinde İnşaat firmaları siparişlerini son anda bile sık sık değiştirebiliyordu. CEMEX Ekibinin yaptığı çalışmada sipariş değişikliğinin alınması ile teslim zamanı arasında ortalama 3 saatlik bir süre bulunduğu bilgisine ulaşıldı . Firma beton mikserlerine Mikserin nerede bulunduğunu gösteren GPRS sistemi yerleştirdi.Böylece sevk ayarlama süresini 20 dakikaya indirdi .Rakiplerde bu sürenin ortalama 3 saat olduğu göz önüne alındığında ciddi bir rekabet avantajı sağladı.

CEMEX Ekibi bu yeniliği ,Houston A.B.D. ‘de gördükleri 911 Call Center sistemiyle birleştirince TAM ZAMANINDA TESLİM ve ACİL TALEPLERE HIZLI CEVAP VERME avantajlarına da sahip oldular.

CEMEX BU BAŞARILARA NASIL ULAŞTI ?

Firma 2000 yılında müşterilerine nasıl daha iyi hizmet verebileceği konusunda özel bir yenilik komitesi oluşturdu . 3 Y.K.Ü , 3 Direktör ve Dışarıdan bağımsız bir Danışman ,

Konuyu 3 başlık altında değerlendirdiler.

1 . Yenilik oluşturabilmek için yol gösterebilecek birkaç önemli tema bulunması ,

2 . Her yıl 3 ‘ er fikir üretecek 6 takım oluşturuldu ,

3 . Değişim projelerinin düzenlenmesi , Anlaşılabilmesi için formule edilmesi ,

CEMEX yaratıcılığı canlandırmak amacıyla çeşitli yöntemler geliştirdi. Bir yönteme Ping Pong adı verildi .Bu başlıkta takım 2 Gruba ayrıldı . 1 . Grup , fikirlerden özel fırsatlar yaratmaya çalıştı , 2 . Grup ise fikirleri geliştirdi . Her bir öneri hedeflenen bölümde kolay anlaşılabilir olması için kalıplara sokuldu , müşteriye yararları ,CEMEX ‘e finansal getirileri ,Yarattığı maliyet avantajları ve Gelir artış katkısı ayrıntılı olarak açıklandı .

CEMEX ‘de herhangi bir Ar – Ge ekibi kullanılmadı .Ekip çalışanlardan oluşturuldu .

ASLINDA DÜNYADA FİKİRLER GELİŞMİŞ VEYA GELİŞMEMİŞ OLSUN HİÇ KİMSENİN TEKELİNDE DEĞİLDİR .AYRICA BAŞKA FİKİRLERDEN YARARLANARAK FİKİR ÜRETMEK DE KOPYALAMA DEĞİLDİR.

YETER Kİ FİKİRLER BİR FORMAT DAHİLİNDE PLANLANSIN VE PARLAK GÖRÜLENLER UYGULANSIN

CEMEX BAŞARIYI YAKALADI , YA SİZ ?

Kaynak : h.b.s.

23 Mayıs 2007 Çarşamba

Nasıl Başardı ?

Parlak fikirlerin hedef pazara uygun hale getirilmesi çok önemli. Bu konuda NATURA (Brezilya ) firmasının yaptıkları tüm gelişmekte olan ülke firmalarına örnek nitelikte ,

NATURA , Brezilya ‘da lider konumda bir kozmetik firması .Ülkesinde Procter & Gamble , Estee Lauder , Shiseido gibi dünya devleriyle yarışıyor. 1969 yılında kurulmuş , Arjantin , Bolivya , Şili , Meksika , Peru , Venezuela ve Avrupa 'da faaliyette .2002 yılı kar ‘ı 467 milyon USD

Stratejileri ise teknoloji transferi ve bünyeye uygulama .

Faaliyet konularıyla ilgili Fransa ,A.B.D. ‘deki üniversitelerle , dünyadaki araştırma merkezleriyle iyi ilişkiler kurmuşlar

Firmadan Direktör Philippe Gomez şöyle diyor ;

’’ Zor olan yeni teknolojiyi bulmak değil ,tüketicinin ne istediğini anlamak ..... ‘’


NATURA firma gelirinin % 40 ‘ını son 2 yılda piyasaya sürdüğü yeni ürünlerle yapmış ,AR – GE için 150 kişi çalıştırıyor . Rakiplerin AR - GE ' si 3.000 kişi civarında . Kar ‘ının % 3 ‘ünü bu işe ayırıyor . Bütçesi yinede global rakiplerine göre çok düşük seviyede .

NATURA ' da değişim süreci şöyle başlamış ;

3 Yönetim kurulu üyesi ,Pazarlama Direktörü , Ar –Ge Direktörünün katıldığı aylık olağan bir toplantıda Yeni Fikirler ve Teknolojik avantajlar tartışılmış ,

Firma 200,000 civarında Direkt Satış Danışmanıyla çalışmakta ,Yeni Ürünler Fikri hızlıca test edilmiş , 1 hafta içinde Danışmanlardan bu işin iyi olacağına dair tepkiler alınmış Hatta bu arada Satış Danışmanlarından o günlerde piyasaya sürecekleri bir ürünle ilgili olumsuz görüş gelince dağıtım durdurulmuş ve kataloglardan çıkartılmış .

NATURA 'NIN İNANCI ,HER ZAMAN SEKTÖRDE ÖNCÜ OLMA GEREKLİLİĞİ ,

Gelişmekte olan ülkelerdeki yöneticiler ,Gelişmiş olanlar ile farkın kapatılamayacağı konusunda umutsuzluğa düşerler ,

Açıkçası bu örnek dünyanın neresinde olursa olsun firmalar için bir Umuttur ,

Değişim ve Yaratıcılık ,

Sonuç olarak Pratik Değişim Araçları Gelişmekte olan Ülke Şampiyonlarıncada kullanılabilir ,

Yeterki İnanılsın


Kaynak : h.b.s.

Fizibilite ( IV )

Yatırım öncesinde kesinlikle yapılması gereklidir.

Yatırımınızın gerçek maliyetini önceden doğru tahmin edebilme yüzdenizi yükseltir.

Birimlerle ekip çalışması gerektirir.


Belirtilen çalışmalar genelde firmalarca bilinmemekte veya basitçe yapılmaktadır.
Doğru tahmin ve bilgilere dayalı yapıldığı taktirde firmanızın gerçek durumunu görebileceğiniz için riskleri minimum ‘a indirir ,erken görülmesine olanak verir ,dolayısıyla firma başarısını ciddi oranda arttırır.

Nakit Akış ( III )

Bütçeyi gerçek ödeme – tahsilat vadelerine göre yaparsanız ,Nakit Akış ‘ a ulaşırsınız.

Bütçe formatıyla aynıdır .Yalnızca gerçek anlamda hangi tarihte ne rakam tahsil edeceğinizi ve ödeyeceğinizi yazmanız gerekir.

Sonuçları Bütçeden farklıdır ve çok önemlidir.

Şöyle bakarsak Bütçenizde 100.000 YTL kar görünebilirken ,nakit akışta 100.000 YTL ekside olabilirsiniz. Hazırlanırken birimlerle ekip çalışması gerektirir.

22 Mayıs 2007 Salı

Bütçe ( II )

Kafanızdaki hedefleri rakamlara döktüğünüzde nasıl sonuçlara ulaşabileceğinizi önceden gösterir.

Firmayı kontrol altında tutabilmek amacıyla tüm kalemleri içerecek şekilde detaylı yapılmalı ,en geç 3 aylık dönemlerde hedeflerle sonuçların olumlu olumsuz farkları , farkın nedenleri sorgulanmalıdır. Ayrıca bir B planınızın olabilmesi amacıyla iyi ,kötü durum senaryolarında teste tabi tutulmalıdır.

Hedef bütçenin tutturulma oranını yükseltmek iyi düzeyde Pazar ,Konjonktür, Ekonomi ,İş bilgisi ve ekip çalışması gerektirir.

Önerimiz hedef bütçelerin 3 – 5 yıl süreli yapılmasıdır.Uzun vadeli tahminlerde yanılma oranınız yüksek olsada bu bakış açısıyla kazandığınız tecrübeyle sonraki dönemlerde yanılma oranlarınız düşecektir

Hiç yapmamanız ileriyi sağlıklı göremeyeceğiniz anlamına gelir .

Mali Analiz ( I )

Firmanızın geçmiş performansını ,o güne kadar harcanmış çabanın gerçek sonuçlarını gösterir.Analiz sonucu çıkan sonuçlar her zaman tahmin ettiğinizden farklıdır.

Bu çalışmayı dönemleri karşılaştırarak yaptığınızda Ciro ,Maliyet ,Giderler ,Ödeme – Alacak vadeleri ,sermaye ihtiyacı ,karlılık , likidite ,kaynakların nerede kullanıldığı ,karlılığın artış ve düşüş nedenleri , yatırım varsa ne şekilde finanse edilebileceği gibi konularda sorgulama şansı verir .

21 Mayıs 2007 Pazartesi

Büyük Resmi Görebilmek

Firma büyüklüğü Orta Ölçeğe geldiği andan itibaren Mali analiz ( I ), Bütçe ( II) ,Nakit Akış ( III ) ,yatırım yapılacaksa Fizibilite ( IV ) çalışmalarının yapılması gereklidir. Bu çalışmalar yapılmadan firmanızı tanımanızın mümkün olabileceğine biz inanmıyoruz ,global dünya ’da inanmıyor ,bizce sizde inanmayın.

ABD ‘de ve bazı gelişmiş ülkelerde bu çalışmaların bazıları yıllardır internet üzerinden de yapılıyor ,siz verilerinizi mailliyorsunuz ,analizci firmada mail ‘le sonuçları gönderiyor.

Rakamların Dili ,

İlginç şeydir rakamlar ,her yerde karşımıza farklı şekillerde çıkarlar ,Okulda bazen başbelamız olurlar ,iş hayatında doğru kullanılırlarsa işimize yararlar.

Değişik şekillerde karşımıza çıktıklarında bazen hoşumuza gider bazen de gitmez ama çarpıtılmazlar ve bilgiye dayalı kullanılırlarsa her zaman doğruyu söylerler

Rakamları kullanmak ,

Rakamların işimize yarayabilmesi için yapılacak çalışmalarda doğru mantık kullanarak yerleştirilmesi gerekir. Yoksa başımıza iş açabilirler .

Sonuca ulaşmak ,

Rakamların ulaştırdığı sonucu yorumlayamıyorsanız veya yanlış yorumluyorsanız yapılan tüm çalışmalar boşa gitmiş demektir.Yanlış yorumlar iş hayatında yanlış yönlenmelere yol açabilir .

Önümüzdeki yazılarda bir firmada büyük resmi görebilmek açısından yapılabilecek makro ,mikro çalışmaları değerlendireceğiz.

20 Mayıs 2007 Pazar

Yanlış Nerede ?

Ülke olarak sanırız bazı şeyleri yanlış yapıyoruz .

Dış güçlere kızıyoruz .
Sıcak Para ‘ya kızıyoruz .
Gelir düşüklüğüne ,adaletsizliğine kızıyoruz .
Trafik ‘te kurallara uymayanlara kızıyoruz .
İyi yönetilememize kızıyoruz ,
Patronlara kızıyoruz ,
Çalışanlara kızıyoruz ,
Futbol takımlarına kızıyoruz ,
Saygısız insanlara kızıyoruz ,
Eğitim sistemimize kızıyoruz.

Kızdığımız şeylere sayfalar yetmez. ,

Bireysel olarak baktığımızda ise hepimiz haklıyız .Hata hep karşıda bize kalsa neredeyse dünyayı değiştirecez .

Şapkamızı önümüze koyup nerdeyiz diye düşündüğümüzde ,Adı gelişmekte olan bir ülkeyiz ve yaşadıklarımız bu tip ülkelerde normal karşılanması gereken şeyler ,bu ve benzer konularda farklı olsak gelişmiş oluruz

Burada bir çelişki var gibi görünüyor

Bir çok şeye kızmak yerine biz özendiğimiz yerde nasıl oluruz diye düşünsek ? Özendiğimiz yer diyoruz çünkü gelişmişlik hedeflediğimiz bir şey değil henüz . Hedeflediğimiz yer olsa hedefe planlar doğrultusunda gitmek gerekir. Böyle bir şey göremiyoruz.

Çok çalıştığımızı düşünüyoruz .Belki doğru ,ama koşu bandında koşmaya çalışıyoruz.
Gelişmiş ülkeler saat olarak bizden az çalışıyor ,daha başarılı

Doğru yönde ,bir hedef doğrultusunda çalışamıyoruz .Bu sanki bir atletin yolunu şaşırması gibi bir şey ,koşuyor ama finish ‘e değil başka yöne ,hızlıda koşsa kazanma şansı yok .

Bizde insanların zekasını kullanması istenmiyor ,bu durumda az sayıda ,bazılarıda yeterince beceremeyen insanların kullanmasına izin veriliyor.Buda başarısızlıkta bir etken ,En azından kurumsallar dışı iş hayatında bu böyle ,Gelişmişler ise ekip çalışması diyor .Ki doğru yönü bulmuş kurumsal yoldaki firmalarımızın nisbi başarılarının nereden kaynaklandığı açıkça belli olsa bile kurumsal dışı olanlar bir türlü uyanamıyor.

Bir dönem fırsat ele geçmiş , 2.Dünya savaşı sonrası biz Japonya ‘dan , Almanya ‘dan dahamı gerideydik ?,Uzakdoğu ‘da ,Avrupa ‘da bir çok ülke bizden daha fazlamı gelişmişti Hayır , Demek ki onlar doğru yöne giderken biz ters yöne gitmişiz .Burada götürülmüşüzde diyebilirdik ama ,değil uygarlık yolunda bir toplum olarak hatayı bireysel olarak hepimizde aramak gerek

Tarih bize ,milletlerin çalışkanlık ve zekasının ancak zekasını kullanabilen ,gerçekten ülkesi için çalışan liderlerle anlam ifade ettiğini gösterdi .

Aksi taktirde Liderler başarılı , Milletlere kalan koşu bandı..
.
Doğru yönde Zeka kullanımı ,Planlama ,Hedef ,Motivasyon ,Ekip çalışması gibi konularda kendimizi geliştirirsek ,çevremizide ikna edersek eminiz bu yüzyılda gelişmişliği yakalamak zor görünsede başarabiliriz .

Kurtuluş Savaşında imkansızı başaran bu millet neden yeniden farklı bir savaşı kazanmasın ?

Yeter ki Uyanalım ve Gerçekten İsteyelim

19 Mayıs 2007 Cumartesi

METALLICA Bile Farketti

Heavy Metal tarihinin en çok albüm satan ,en çok kazanan gibi en çok ‘’ EN ‘’ ‘lerinin sahibi

Yıllar sonra ‘’ St.Anger ‘’ albümüyle Grammy kazanan grup ,diğer bir bakış açısıyla FORBES ‘ un 1 numarası .

Haklı olarak egoları da en üst düzeyde ,

Egolarının nasıl farkına vardılar ?

Bu farkındalık bilimsel yollarla desteklenince tekrar nasıl bir başarı getirdi ?

Gruba, başarılarına katkısı olacağına inandıkları için aldıkları Bas ‘çılarına nasıl davrandılar ?

İş dünyasında kafalarını örümcek ağı sarmış bazılarının da izlemesi gerek .

Umarız , kalın kafalar bile bazen gerçekleri görebilir .

Hepsi Metallica ‘’ Some Kind Of Monster ‘’ Video 'da
.

18 Mayıs 2007 Cuma

İşi Ustasına Vereceksin

Yıllar önce eve saten boya yaptırmak istedik ,bizim apartman görevlimiz ‘’ Ben boyada yapıyorum ‘’ dedi .O ana kadar bu işi yaptığını bilmiyordum .Ama diğer ustalardan iyi fiyat verince onu bir anda usta görmeye başladım.

İşi gecikmeden bitirdi sonuçta , yalnız duvarların bazı yerleri eğri büğrü olmuştu. Ucuz etin yahnisi hikayesi arkadaşıma kızamadım . Hata bendeydi .Çünkü o konuda tecrübesi yoktu ve tecrübenin bedelini ona ödememiştim.

Belli bir büyüklüğe gelmiş bir firma düşünelim ,patronu işini bir seviyeye getirebilmek için başka konularda kendisini yeterince geliştirememiş , gerçektende o aşamaya kadar önemli şeyler başarmış olsun .

Bu aşamadan sonra ne olacak ?

Stratejiler oluşturmak ,firmayı her konuda iyi yönetmek , dünyayı takip edebilmek gerekiyor.

Bu yetiler ve zaman gerekli , sende yeterli ölçüde varmı ?

Karar tabiki senin . İyi bir örnekte olabilirsin . Genelde gördüğümüz sıradanlaşmış kötü bir örnekte ....

Bkz. İyiyken kötüye giden firmalarla ilgili yazılar.

17 Mayıs 2007 Perşembe

Un ,Şeker Var ;Helva Yok

Türk Edison'ların süper ampulüne yabancılar talip

Bilkentli mühendisler dünyada elektrik tüketimi yüzde 50 azaltacak yeni bir aydınlanma sistemi buldu. Aralarında Sharp'ın da olduğu uluslararası firmalar nanoteknoloji ile geliştirilen ürünün peşinde.

Türk bilimadamlarının geliştirdiği teknoloji Edison'un ampulüne rakip olacak. Bilkent Üniversitesi'nde Fizik Bölümü ve Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Hilmi Volkan Demir ile öğrencileri Sedat Nizamoğlu, Tuncay Özel ve Emre Sarı'nın nanoteknoloji ile geliştirdiği Light Emitting Diode (LED) yani ışık yayan diyot olarak tanımlanan sistem sayesinde aydınlanmaya yüzde 90 daha az para ödenecek. Türk mühendislerin geliştirdiği LED sistemi, dünyaca ünlü “Nanotechnology ” dergisinin 14 Ş ubat 2007 baskısında da kapak konusu oldu. Uluslararası markalar da LED sisteminin peşinde. Dünya elektronik devlerinden İngiliz Sharp Türk mühendislere "Bu projeyi birlikte geliştirelim" teklifinde bulunurken, ismi açıklanmayan Alman bir firma da projeyi yakın takibe aldı.

Geliştirdikleri L ED'lerin , evlerde kullanılan ampuller ve florasan lambaların yerini alacağını belirten Demir, şöyle devam etti: "Edison'un ürettiği ampuller ısıyı ışığa dönüştürürken, nanotekonoloji ile ürettiğimiz LED'ler ise elektrik enerjisini direkt ışığa çeviriyor. Bu teknoloji geleceğin iç mekan ve taşıtların tüm aydınlatma fonksiyonlarını tamamen değiştirecek nitelikler taşıyor."

Yrd. Doç. Dr. Hilmi Volkan Demir kimdir
4 Temmuz 1976 Kars Kağızman'da doğdu. Ankara Fen Lisesi'nin ardından Bilkent Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü'ne girdi. Yüksek lisansı 2002 yılında Bilkent, Doktorasını ise 2004 yılında Stanford Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü'nde yaptı. 1 Eylül 2004 tarihinden bu yana Bilkent Üniversitesi Fizik ve Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümlerinde öğretim üyesi olarak çalışan Demir ayrıca Bilkent Nanoteknoloji Araştırma Merkezi Başkan Yardımcısı'dır. Demir, 2005 yılında Avrupa Birliği tarafından verilen Marie Curie Fellowship Ödülü ile 2006 yılında Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından verilen Üstün Başarılı Genç Biliminsanı (GELİP) Ödülü'ne layık görüldü.(AA)

Kaynak : www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=68147&ForArsiv=1

Eminizki bir yerli firma , Bu adamlar ne yapıyor diye ilgilenmedi ,zaten ilgilenselerdi yalnızca ellerinden bu buluşu nasıl kaparız yönünde ilgilenirlerdi.

Hep küçük hesaplar ,

İşbirliği aşamasına gelseler patron ,benim yanımda bacak bacak üstüne mi attı ? ,ellerini kollarını nereye koydu ? Görüntüsel saygıya dayalı böyle çağdışı kişilik taslamalarıyla uğraşacaktı .

Bizde bu tür şeyler her şeyden daha önemli çünkü ,

Arkadaşlarımızın bu işi yabancılarla yapmasını destekliyoruz .Yerlilerle yapmaya kalksalar buluş ellerine yüzlerine bulaşabilir , sonra bir şey bulduklarına pişman olurlar .

Keşke vizyon sahibi bir firmamız olsaydı ,gerekirse bir Venture Capital Fonunuda yanına alıp bu başarıyı Türkiye de yaşasa ,kendine ve ülkesine kazandırabilseydi,

Ama nerde , kuş beyni bakış açısı fazla işe yaramıyor ,beyin transformasyonunda fayda var

Tebrikler, Michael Sauser

Alman ZDF Televizyonun da Thomas Gottschik'in sunduğu "Bahse Var mısın" adlı yarışma programına başvuran İsviçreli Michael Sauser 188 ülkenin Ulusal Marşını notasıyla birlikte söyleyebileceğini iddia etti.

Yarışma isteği kabul edildi ve yarışma günü jürinin seçtiği beş Ülkenin Ulusal Marşı'nın okunması kararlaştırıldı, seçim yapıldı ve Marşları okunacak ülkeler sırayla Çin, Mısır, Tayland, Bosna Hersek ve Türkiye idi.

Michael Sauser, ilk dört ülkenin Marşını başarıyla okuyunca jüri yeterli bularak yarışmayı kazandığını söyledi ve Türk Ulusal Marşı'nın okunmasına gerek olmadığını söyledi, Ancak Michael Sauser " Hayır madem ki Türk Bayrağını da seçtiniz Türk Ulusal Marşını da söylemek istiyorum "dedi.

Bunun üzerine jüri ve yapımcı kabul etmek zorunda kaldı, Orkestra hazırlandığında Michael Sauser salona dönerek " Yanlız Türk Ulusal Marşı ayakta dinlenir kalkmanızı rica ediyorum " dedi. Katılımcıların şaşkın davranış ve bakışları biraz sonra Michael Sauser' un ricasını yerine getirmeye dönüştü. Ve Michael Sauser o güzel aksanıyla Türk Ulusal Marşı'nı muhteşem şekilde icra etti.


Bu haberi bir arkadaşımız maille göndermiş

16 Mayıs 2007 Çarşamba

Meksika Dalgası

IMF'nin Türkiye Masası uzmanları, beklenenden yüksek gerçekleşen büyüme ve yüksek sermaye girişinin cari açığın genişlemesine yol açtığını; enflasyon görünümünün, programlananı aşan bütçe harcamaları ve cömertçe yapılan memur maaş zamlarından dolayı da bozulduğunu not ediyorlar. Brüt kamu borç oranının düşmekte olsa da hâlâ gelişen piyasalar ortalamasının üzerinde olduğunun altı çiziliyor. IMF uzmanlarınca bunlar sayıldıktan sonra, 'Bu kırılganlıklar, yerleşik olmayanların yüksek miktardaki 'sıcak para' yatırımları ve ülkenin küresel piyasa değişimine hassasiyeti ile bir arada, Türkiye'yi sermaye girişindeki 'ani duruşa' (sudden stop) açık hale getiriyor' denilmiş.

IMF ilk kez Türkiye ile ilgili bir metinde böyle bir tanımlama kullanıyor. IMF'nin, partilerin seçim vaatleri henüz ortalığa dökülmeden, 'durumunuz henüz tam olarak iyileşmedi, seçim sonrasında da bu programa devam edin' uyarısı yaptığı da söylenebilir. Ancak bu uyarıyı yaparken gösterdiği tehlike, çok ağır bir tablo içeriyor.

Not: 'Ani duruş' (Sudden stop): ilk kez Meksika krizi sonrasında 1995'te, iktisatçılar Dornbusch, Goldfajn, and Valdes tarafından kullanıldı. Sermaye girişinde ani kesilme, ödemeler dengesi krizi ve ekonomik büyümede yüksek oranda gerileme hali tanımlanmaktadır.

Meksika Krizinin Nedenleri

Aralık 1994 Krizi

1980’li yılların ortalarından itibaren Meksika ekonomisinde başlayan yapısal değişim ve reform sürecinde istikrarlı büyüme hedeflenmiştir. 1994 yılında para politikası uygulamasında önceden belirlenmiş döviz kuru rejiminin korunması ancak zayıf bankacılık sisteminin etkilenmemesi koşuluna bağlı kılınmıştır. Ne var ki Meksika parası pezonun aşırı değer kazanması ekonomik dengeleri bozmuştur. 1990’lı yıllarda finansal serbestleşme ve büyük sermaye girişleri ile birlikte oluşan kırılganlıklara ilaveten 1994 yılında ekonomide yaşanan iç ve dış şoklar, döviz kuru baskı altında iken Aralık 1994’de bir ödemeler dengesi krizi ve finansal krize yol açmıştır.

Meksika krizinin değerlendirmesine ilişkin yapılan çeşitli çalışmalarda krizi destekleyen diğer etmenler arasında hükümete güveni sarsan nitelikteki siyasi gelişmeler, ABD’deki faiz artışlarının yabancı sermaye kaçışlarına yol açması, kamu borç yönetiminde vade ve döviz yükümlülüklerindeki uyumsuzluklar, bankacılık sektöründe takipteki kredilerin hızla artması ve uygun bankacılık düzenlemelerinin bulunmadığı koşullar altında bankaların yanlış tutumları ve özellikle IMF’in Meksika bankalarındaki riskli kredileri fon desteği sağlayarak karşılayacağı şeklindeki bir beklentiyle daha riskli yatırımlara yönelerek bankacılık krizini tahrik etmeleri gibi nedenler de sıralanmaktadır.


Etkileri 10 yıl süren Meksika krizinin ,Türkiye 'de olup olmayacağının ,daha ağırının ,hafifinin ülkemiz için sonuçları öngörüsü yapacak değiliz

Ama

Çalışmalarınızda finansal öngörülere önem verin , B Planı yapın ,Dünya Meksika dalgası yaşarken siz Meksika krizi yaşamayın.

Kaynaklar : www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=221449

www.tbb.org.tr/turkce/dergi/dergi36/Meksika.%20(s.37).doc

15 Mayıs 2007 Salı

Chrysler ,Private Equity Fonuna Satıldı

Geçenlerde Private Equity fonlarının ne yaptığından biraz bahsetmiştik. Bu tür ortaklıklarda son örnek Chrysler 'in % 80,1 hissesinin Cerberus Capital Management adlı Private Equity firmasına 7,41 milyar dolar 'a satışı oldu.

Haber özet olarak şöyle ;

Cerberus ABD otomotiv sektöründeki krizi fırsat bildi, hisse avlıyor

* Cerberus'un Chrysler'i satın alması, General Motors'dan yedek parçacı Delphi'ye kadar ABD otomotiv sektörünün genelinde kriz yaşandığı bir döneme denk geliyor.

* ABD otomotiv sektöründe bir süredir hisse toplamaya başlayan Cerberus, girişim sermayesi sektöründeki rakipleri arasında agresif ve savaşçı satın alma stili ile tanınıyor.

* Girişim sermayesi sektörünün en gizli kapaklı şirketi olarak bilinen Cerberus'un kurucusu Stephen Feinberg ile diğer üst düzey yöneticiler de basına çok nadir demeç veriyor.

* Cerberus'un şu anda ABD'nin batmak üzere olan otomotiv şirketi General Motors'sun finans biriminde çoğunluk hissesi, otomotiv lastiği üreticisi Michigan'da hisse payı var. Sektörün belkemiği olarak gösterilen iflasın eşiğindeki Delphi'ye de 3,4 milyar dolar teklif götürmüştü.

* Cerberus otomotiv sektöründen kaptığı yetenekli yönetici listesiyle de meşhur. Şirket bünyesine Ford'dan Chrysler'e ve Volkswagen'e kadar bir çok sektör devinden yönetici ithal etti.


* Ülke çapında araba kiralama şirketlerinde hisse sahibi olan Cerberus aynı zamanda 250'den fazla Burger King restoranının da sahibi. Şirketin spor markası Fila'dan bankacılık sektörüne, mortgage şirketleirnden emlak şirketleirne kadar bir çok sektörde yatırımı var.

Dünyada farklı risk anlayışına sahip Private Equity firmaları var.Bazıları sıkışık firmaları daha ucuza alıp değer artışı ile çok daha fazla kazanmayı hedefliyor. Bazıları istikrarlı büyüyenleri
tercih ediyor ,bir kısmı açısındansa hızlı büyüme çok önemli

kaynak : www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=67819&ForArsiv=1

14 Mayıs 2007 Pazartesi

Dünya Firmalar Liginde neredeyiz ?

Eski Merkez Bankası Başkan Yrd. Güven Sak 11 05 2007 tarihli Referans gazetesindeki köşesinde FORBES Dünyanın ilk 2.000 şirketi listesinden bu yıl 52 ABD şirketinin düştüğünü yerine gelişmekte olan ülkelerdeki şirketlerin yerleştiğini belirtmiş.

Bizden mi ? Düşen veya çıkan şirketimiz yok. Bu konuda çok istikrarlıyız. 11 tane listeyi parsellemiş değerli şirketimiz var ,onların dışında ne gelen var ne giden . Çok atıp tutuyoruz ama bazı şeyleri doğru yapamıyoruz veya henüz beceremiyoruz

Detay için : www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=67493&YZR_KOD=6&ForArsiv=1

Şampiyonlarımızı kutluyoruz

-------- BÜTÇESİ EURO---VERİM PUANI
1.Sivasspor 18.000 ---------146
2.K.Erciyes 75.000 ----------29
3.Sakaryaspor 80.000-------15
4.Ankaraspor 210.000-------11,6
5.G.Birliği 480.000-----------4,53
6.Kayserispor 550.000 ------4,51
7.V.Manisa 600.000 ---------3,21
8.Ankaragücü 850.000 ------2,12
9.Denizli 800.000 -----------1,92
10.Konyaspor 1.000.000------1,84
11.Bursaspor 1.000.000------1,65
12.Antalyaspor 1.000.000----1,40
13.G.antep 1.200.000--------1,05
14.Ç.Rize 1.700.000 ---------0,34
15.Galatasaray 4.000.000-- (0,12)
16.Trabzonspor 4.700.000--(0,34)
17.Beşiktaş 13.700.000-----(0,73)
18.Fenerbahçe 17.250.000--(0,77)

Takımların 2006 -2007 sezonu transfer bütçelerini aldık ,toplam takımlar bütçesi içindeki her takımın yüzde payını hesapladık ,yüzde paylarını takımların 32 haftada toplamda almış olduğu 779 puanla çarptık ,çıkan katsayıyla her takımın süper ligde almış olduğu puanın arasındaki fark yüzdesini bulduk.Sonucu en yüksek puandan küçüğe doğru sıraladık.
Sonuçlar yukarıdaki tabloda

Bütçe kaynağı : www.realfmsoccer.net/index.php?ind=reviews&op=entry_view&iden=12

Resmi Şampiyonumuzu ve Verim Şampiyonumuzu kutluyoruz

13 Mayıs 2007 Pazar

Basel II kurumsallaştıracak

Ülkemizde KOBİ olarak sınıflandırılan işletmelerin payı % 99 ‘ un üzerinde ,

Basel II kriterlerine göre KOBİ ‘ler cirosu 50.000.000. EURO altındaki firmalardır.

Bilindiği gibi Türkiye ‘nin Moodys ,Standart and Poors ,Fitch gibi kredi derecelendirme kuruluşları tarafından verilen bir kredi notu var ,bu değerlendirmeleri büyük kurumsal firmalarda belirtilen kuruluşlara yaptırıyorlar .Ülkemiz ve kurumlar bu nota göre yurt dışından kredi buluyor veya daha iyi fiyata buluyor.Değerlendirmede ülkede şu kadar yastık altı var ,bu kadar altın var bunlara bakan yok ,verilerine göre daha iyisin veya daha kötüsün

Firmalar açısından kısaca tercümesi , Şeffaflaşmazsan ,kurumsallaşmazsan ,risk yönetimine fransızsan ,bilançonu havalı bir duruma getiremezsen , havanı söndürürler Bilançon kötüyse ,okumayı bilmiyorsan iyi fiyata krediyi unut.

Bunu yalnız biz söylemiyoruz ,daha kibarcasını Bankalar Birliği demiş

www.tbb.org.tr/turkce/konferans/riskbasel/bddk.doc

Konuya ilgi duyanlar için :

Basel II Uyum Sürecinde Şirketler İçin Yol Haritası ve Uygulama Örnekleri Eğitimi

Tarih : 19 06 - 20 06 2007
Yer : Çırağan Sarayı
Detaylı bilgi www.verginet.net/Egitim.aspx?ID=63

KOBİ ‘ler için Basel II Uygulamaları
Tarih : 05 07 2007
Detaylı bilgi www.kosgeb.gov.tr/Egitimler/Default.asp?Action=...&ID=2367

Konuya ilgi duymayanlar için

Tarih : İstediğiniz tarih
Yer : Basel
Gidin biraz tatil yapın ,Basel II ‘ye geçiş sonrasında ihtiyacınız olacak

11 Mayıs 2007 Cuma

Ölçek küçük , vizyon büyük

İthalat yapıp iç pazara TL satış yapan firmamız ticari riskler yanısıra finansal risk almayı sevmiyor.

Açtığı her ithalat akreditifinin ödeme vadesine uygun USD alış forward ‘ı bağlıyor.
Forward ’ında bir maliyeti var risk almama pahasına bu maliyeti ödüyor. Rakiplerine göre daha az kazanıyor.

2001 Şubat krizi patlıyor , ama kimin umurunda ? tek riski olan piyasa tahsilatlarını da biraz gecikmelide olsa gerçekleştiriyor .

Savaşı kaybeden rakipleri yaralarını sarmaya çalışırken bizimki Pazar payını genişletiyor ve sağlam adımlarla büyümeye devam ediyor.

10 Mayıs 2007 Perşembe

Noodle severmisiniz ?

Bir yılbaşı öncesi müşterimiz ,şirkette herkese birer koli bir hediye getirdi.Kutuyu açtığımızda içinde çeşit çeşit noodle olduğunu gördük.

Nedenini sorduk ?

Noodle ‘ ı ithal ettiğini yalnız pazarlamasını yapamadığını ,dağıttıracak şirket bulamadığını son kullanım tarihide yaklaştığından bizlere getirdiğini belirtti. Noodle ‘ları çok beğendik ,damak tadımıza uygundu .

Yerken birazda üzüldük. Keşke bu işe girişmeden önce dersine biraz çalışabilseydi

Biraz düşünün

Yasemin Boran dün Hürriyetteki köşesinde yeni iş kuracak insanlara ‘’ fazla düşünmeyin ‘’ demiş .Aslında biraz cesaretlendirmek istemiş

Bizde aynı görüşteyiz . Yalnız ,

Girmeyi düşündüğünüz sektör gelişmiş ülkelerde hangi nedenlerle ne yöne gidiyor ? Araştırın

Olabildiğince detaylı fizibilitesini ,pazarın sektörel araştırmasını yapın ve onu iyi,kötü durum senaryolarında test edin .Bu durumlarda bile finanse edebiliyorsanız , kısacası hayalinizle piyasa gerçekleri çakışıyorsa düşünmeden girin ,veya kör dalışı yapıyorsanız girdikten sonra işler yolunda gitmezse kara kara düşünün

Bu firmanın sahibi kim ?

Klasik firmalardaki patronlar çok ilginçtir.

Firmaya sahip çıkarsınız , en azından kendi düşüncenize göre doğruları söylersiniz ,’’ Burası senin mi ? benim mi ? tarzı polemiğe bile girerler.

Yararlı bir şey yaparsınız , neden benden habersiz yapıldı ? derler .

Önemli bir hata yaparsınız , eğer adamıysanız kuru gürültüyle geçiştirirler.

Fikir üretirsiniz ,beğenirlerse hemen çalarlar .Nasıl mı ? Ürettiğiniz fikri sizin uygulamanıza izin vermezler ,başkalarına uygulatırlar , başarılı olunursa fazla zam isteyeceğinizi düşünürler.

Ne yaparsa yapsın diye her şeyi sallarsanız ,birde huyunada giderseniz ‘’ Aranılan Adam ‘’ oldunuz demektir.

İstisnaları varmıdır ? Az da olsa evet

İşte size iki alternatif

Yalnızca patronun dediklerini yapın ,başarılı görülür ve iyi zam alırsınız .

Patronun dediklerini ve düşündüğünüzü yapın , firmanız başarılı olur ,siz daha az zam alırsınız .

Gerçekten başarılı olmak istiyorsanız bizce ikincisini yapın ,böyle davranırsanız sizde çağa uygun olduğunuzdan en kötü durumda nasıl olsa daha çağdaş bir firma bulursunuz.

Kahramanmaraş 'tan Bir İstek

Bu yazı Ekonomitürk’ten alınmıştır.Aynen aktarıyoruz

Asagidaki yardim istegi e-posta kutuma geldi, sizlerle paylasmak istedim. (VERITAS)

Belki Zeliha ogretmene yardimci olmak isteyenler cikabilir aramizdan.

"MerhabaBen Zeliha Taskn, Göksun Yavuz Selim ilkögretim okulunda rehber ögretmenim. Bildiginiz gibi okullar ögrencilerin barindiklari evleridir. Sürekli olarak bir arada olan ögrenci ve ögretmenler, zor sartlarda egitim ve ögretim faaliyetlerini sürdürmektedirler. Burada gerçekten kazanmamiz gereken büyük bir ögrenci kitlesi var, fakat yasadiklari birçok olumsuz seyden dolayi, bu çocuklar çok küçük yaslardan itibaren her seyden nefret etmeye ve umutsuzluga kapilmaya basliyorlar. Ayrica velilerin ilgisizligi ve çocuklarin okumaya karsi isteksiz olmasi ve daha sayamayacagim birçok sorun.Fakat tüm bunlardan öte ve bence en önemlisi bir kütüphanenin eksikligi...Böyle bir durumdan onlari kurtarmanin tek yolu onlari kitap okumaya yönlendirmek. Iste burada sizlerin devreye girmenizi ümit ediyorum. Bize gönderebileceginiz kitaplarin bizim için nasil bir deger tasiyacagini tahmin bile edemezsiniz, 1 tane bile olsa...Asil sorunumuz kütüphaneyi kitaplarla doldurmak.Bu baglamda, sizden okul kütüphanemize kitap yardiminda bulunmanizi ögrencilerim adina rica ediyorum. Sizler de takdir edersiniz ki, bugünkü neslin en büyük problemi kitap okumamak. Biz de cehaletle mücadele eden aydin insanlar olarak sizlerin bu konuda gerekli duyarliligi göstereceginizden eminiz. Ögrencilerimiz de sizlerin bu talebimizi geri çevirmeyeceginizden emin!

Saygilarimla,
Zeliha TASKINmailto:TASKINrehberzeliha@gmail.com
Okul Müdürü Mevlüt SAGIR0 505 352 96 36
Yavuz Selim Ilköðretim Okulu
Okul Telefonu 0 344 714 10 54
Göksun/KAHRAMANMARAS"

9 Mayıs 2007 Çarşamba

Tehlikenin farkında mısınız ?

Geçmişte bir kriz öncesi bahar ayları yaşanıyor.Piyasalar cıvıl cıvıl ,firmamız son 5 yılda her yıl cirosunu en az % 200 arttırarak o günlere gelmiş ,sektöründe geleceği parlak görünüyor.

Çalıştığı banka ,bilançosunda aşırı kur riski aldığını görüyor.Girdiler tamamen ithalat ,satışlar TL .

Banka ,firmayı riskli ve kontrolsüz büyüdüğü yönünde uyarıyor.Bu şekilde devam etmeyi düşünüyorsa çalışamayacağını belirterek büyük bir iyilik yapmak istiyor. Ama karşısındakinin klasik bir firma olduğunu unutuyor.Bu sözler hakaret kabul ediliyor ve başka bir banka bularak o bankadaki kredilerini kapatıyor.Her şey çok açık görünüyor.Piyasada sert ve biraz kalıcı kur hareketinde güme gideceği kesin .

Aradan 7 –8 ay geçiyor piyasalar karışıyor. Sonucu tahmin edebiliyorsunuzdur.Sudan çıkmış balık olayı .

Yalnız bu geçmişte yaşanmıştı ,aradan yıllar geçti ,herşey çok gelişti ,firmalar değişti ,her şey çağa uygun gidiyor.bu tür kontrolsüz riskler alanlar kalmamıştır diye düşünüyoruz .

8 Mayıs 2007 Salı

Ferrari ‘de çalışmak istemiyoruz

Bu gün Milliyet ‘te Osman Ulagay ‘ın’’ Ferrari ‘de çalışmak istermisiniz ? ‘’ başlıklı bir yazısı vardı

Biz almayalım kalsın ,

Bir kere çalışanlarına fazla değer veriyorlar. Alışmışız ilgisizliğe , bu kadar ilgi bizi şımartır

Özel hayata da saygı göstermiyorlar . Neymiş çalışanların şirket dışı yaşamlarındaki gelişimlerine katkıda bulunuyorlarmış.

Bir de aileniz varsa yandınız ,Aileye check up ,sağlıklı yaşam programları , daha neler ,
Televoleleri bile geçtiler ,aile yaşantınız da karışıyor anlayacağınız ,

Bunlar bu kafayla başarılı olursak araba falanda bonus vermeye kalkarlar ,sonra parkedecek yerde bulamayız .

Ayrıca çalışanlarına da her şeyi konuşa konuşa anlatmaya çalışırlar ,bu da racona ters

Bunlar ayrıca saf galiba ? Başarı sırlarını dünyanın dört bir yerinde marifetmiş gibi yayınlıyorlar , ya birisi çalarsa ?

Avrupa yanmış ,sanki önemli bir şeymiş gibi 1,000 ‘den fazla firma arasında bu konuda Topten bile yapmışlar . Topten ‘mi ne ? Ayakkabı markası , konuyu karıştırmayalım .

AVRUPA'NIN EN ÇALIŞMAYA DEĞER 10 ŞİRKETİ

Ferrari - İtalya / otomotiv
Beaverbrooks - İngiltere / mücevherat satışı
Cisco Sytems - Almanya
ConSol Software Almanya
Cushman&Wakefield Portekiz / gayrimenkul
Microsoft Avrupa
BTPiscines İdeales - Yunanistan İmalat s.
SAS Institute - İsveç, Norveç
BTSchoenen Torfs Belçika / Perakendecilik

Bunlar bu acayip işlerle uğraşırken fırsat bu fırsat Avrupa ‘yı 1- 2 yılda Amerika ‘yı da 3.yılda sollarız gibi görünüyor. Uzakdoğu ‘da 4. yıla kalsın .

Kaynak : www.milliyet.com.tr/2007/05/08/yazar/ulagay.html

Gördüğünüz gibi listede 9 şirket var 10.sırayı bizimkilerden biri için boş bıraktık , ama herkes çok yoğun (Ne yapıyorlarsa ? ) boş işlerlemi uğraşacaklar ?

7 Mayıs 2007 Pazartesi

Seyirci değil , oyuncu olmak

Son birkaç yılda ülkemize bizim çok diye algıladığımız aslında çok düşük miktarda yabancı sermaye geliyor.

Bu önceden tahmin edilebilecek bir şey miydi ? Evet

2000 ‘li yılların başlarında konuştuğumuz yabancı yatırımcılar 4 – 5 yıl sonra bunun olacağını söylemişlerdi.

Falcı da diyebiliriz.

Büyük resme bakabiliyorsanız bunları rahatlıkla görebilirsiniz Amerika ‘yı yeniden keşfe hiç gerek yok Adamlar daha fazlasını getirmek istiyor ama istedikleri gibi firma bulamıyorlar , yoksa fazlası gelecek

Ne yapmalı ? Tek cevap kurumsallaşmak

Yoksa mı ?

Pazarda her zaman takıma hiç giremeyen yedek oyuncu , sonrasında bu durumdan sıkılarak seyirci oluruz.

O yüzden değişmeliyiz ,yoksa onlar oynar biz seyrederiz ,devre arasında da alaska ,frigo yeriz

Çok çalışmak , boş çalışmak

İlkokuldan itibaren ‘’ çok çalış ‘’ telkinleri alırız ,Okul bitti iş bulucaz ,şöyle ilanlar karşımıza çıkar ‘’ Esnek çalışma saatlerine uyum sağlayabilecek ‘’ Tercümesi sizi 7/24 çalıştırıp hakkınızı vermicez demektir.

Esnek firmada çalışmaya başlarız ,en üst kademeler dahil çok da esnek çalışırız ,istenen başarı bir türlü gelmez . Ama biz Rin Tin Tin gibi bu durumu başarı sanırız.

Gelişmiş ülkelerde ise durum farklıdır .Öğrenciler tembeldir ,kendiniz yaşamışsınız veya arkadaşlarınızdan duymuşsunuzdur , ilk dikkat çeken şeylerden biri budur.

Bunların firmaları da tembeldir .Çalışma saatleri bizden kısadır. İnsan hakları ,verimlilik vs. gibi anlamsız nedenlerle kılıfını uydurmuşlardır.

Hatta öyle tembelleri vardır ki ülkemizde haftada 4,5 gün çalışıp , konusunda pazar payında liderdir.100 ‘ün üzerinde ülkede de faaliyettedir.

Bizse ,en tembel olanlar başta olmak üzere dünyadaki tüm tembelleri başarılarından dolayı tebrik ediyoruz.

6 Mayıs 2007 Pazar

Zorlu bizi yanılttı

Zorlu grubundan ülke çapındaki ve global başarılarından sonra daha büyük düşünmesini ,özvarlığınıda arttırmışken büyük global oyunculuğun ilk adımlarını atmasını beklerdik .

Formda bir takımında yapması gereken buydu

O ne yaptı ? Bir arsa aldı ve halka konut yapıp satacak .

Bu işin karlı olabileceği fakat ülke geleceğine hiç bir katkısı olamayacağı açık ,üstelik kendisini aşabileceği bir iş de değil

Umarız bizi yanıltır ve bir kaç yıl içinde inşaattan elde ettiği gelirle birikiminide arttırarak kendisine yakışan global işler yapar. Beklentimiz budur

Biz yapacağına ve başaracağına inanıyoruz.

Beyin göçü desteklenmeli !

Bazen yayın organlarında şöyle yazılar görüyoruz ‘’ Beyin göçü önlenmeli ‘’

Bizde diyoruzki ‘’ Beyin göçü desteklenmeli ‘’

Bir kere gitmek isteyeni zorla tutamazsınız ; gitmek isteyen varsa talep edende vardır ki gitsinler kendilerini geliştirsinler ,ileride dönmek isteyen dönsün ,ülkesine burada katkı sağlasın ,kalanda gittiği yerden

Zaten hiç gitmesede burada da büyük ihtimalle gidecek ama kaybolup gidecek .

Diğer taraftan gelişmiş ülkelerden başarılı orta ve üst düzey profesyoneller ithal edelim ,burada dünyada başarılı olmuş organizasyonlar nasıl işliyorsa ,bizim firmalarımızdada sistemi kursunlar ,bizim profesyonellerde bu şekilde kendilerini geliştirsinler ,öğrendiklerini alt kademelerinede öğretsinler .Böylece iş hayatında global seviyede bir nesil yetişsin

Beyin dediğimiz şey nedir ? Herkesde bulunan bir şey .
Zeka düzeyi ülkeden ülkeye fark gösterir mi ? Bizce hayır
Kullanış şekli farklımıdır ? Evet farklıdır .

Ne yönde kullanırsanız o yöne gidersiniz .

5 Mayıs 2007 Cumartesi

Private Equity ,Venture Capital

Private Equity (Finans Ortaklığı ) fonları genelde 7 - 13 yıllık bir süre için kurulurlar. İlk üç yıllık dönemde firmalarla ortaklıklar gerçekleştirirler ,ilerleyen dönemde işler yolunda gittiği yani firmada değer artışı gerçekleştiği andan itibaren hisselerini devretme arayışına girerler..Fonların sermaye yapısı ,sigorta fonlarından ,finans kurumlarından ,biraraya gelmiş yatırım yapmak isteyen sermaye sahiplerinden oluşabilir. Fonlar açısından beklenti hisse karşılığı risk aldıklarından kredi faizlerinin üzerinde bir getiridir.Firma değerinin artışından para kazanmayı hedeflerler.

Ortaklıkta ne tür kriterler aranır ?

Büyüyen bir sektör olması ,firmanın verilerinin şeffaflığı, hızlı büyüme trendi ,kar marjı ,personel kalitesi ,iyi yönetilmesi ,rakip firmalara göre avantajları ,güvenilirlik kısaca bizim önceki yazılarımızda belirttiğimiz ,sonrakilerde belirteceğimiz ne varsa bunların hepsini ararlar.

Yönetim kurullarına üye atarlar .Önemli kararlarda onaylarının alınmasını isterler.Bunun dışında günlük işlere karışmazlar.

Koyacakları fonun işe yatırılmasını isterler ,ortaklara aktarımına çok istisnai örnekler dışında sıcak bakmazlar.

Genelde % 0 - % 35 oranları arasında ortak olurlar.

Fon ortaklıktan çıkmaya karar verdiğinde ilk hisse satış teklifi firma çoğunluk hisse sahibi ortaklara yapılır.Ortaklar almak istemezse ,halka arz veya başka bir stratejik ortağa satılarak çıkış gerçekleştirilir.Başlangıçta çıkışın ne şekilde yapılabileceği anlaşmaya bağlanır.

Bu tür bir ortaklık gelecek vadeden sektörlerde büyüyen ve ilave sermaye ile cirosunu ve karını hızla arttırabilecek firmalar için uygun olabilir.

Firma oldukça yeniyse sistem yine aynı işlemekle birlikte Venture Capital (Girişim Sermayesi ) denilmektedir.

Kurumsallık gerektirdiğinden ülkemizde hızlı yaygınlaşamamıştır.

Dünyada sistem yaygın olup ülkemizde de az sayıda bu tür ortaklıklar gerçekleşmektedir.

Firmanız bir private equity fonundan ilgi görüyorsa doğru bir sektörde büyüyorsunuz ,ortaklık teklif ediyorsa gerçekten iyisiniz ,görüşüp teklif dahi vermediyse iyi görünmekle birlikte yanlış giden şeyler var , kapınızı hiç çalmadıysa düşünmeniz gereken çok şey var demektir.

Çünkü onlar siz farkında olmasanız da şu anda köşe bucak bilinçli bir şekilde yatırım yapılabilecek iyi firma arayışı içindeler.

4 Mayıs 2007 Cuma

Rin Tin Tin kimdir ?

Dünkü bir yazıda Rin Tin Tin ‘in adı geçmişti ,bir arkadaşım onu yakından tanımak istemiş, memnuniyetle ,

Rin Tin Tin efsane Red Kid ‘in efsanevi yakın dostudur.
Rin Tin Tin ne yapar ? : Aslında pek bir şey yapmaz ,bazen yanlışlıkla doğru yaptığı şeylerde görülebilir.
Red Kid ‘e yakın mıdır ? : Evet ,peşinden hiç ayrılmaz
Red Kid ona güvenir mi ?: Dürüstlüğüne güvenir ,yaptığı işe asla
Red Kid ona hiç kızar mı ? : Bazen kızar , ama o tükürsen yağmur yağdı anlayışındadır. Etkilenmez .
Etkilenmemesi Red Kid ‘le ekip çalışması içinde oldukları anlamına gelir mi ? : Bakış açısına bağlı , onun açısından gelebilir ,yalnız Red Kid onu pek takmaz.

Konuya bilimsel yaklaşırsak ,istatistiki veriler kurumsal yapılarda Rin Tin Tin ‘lerin sayılarının hızla azaldığını göstermektedir. Bununla birlikte nesillerinin tükenmemesi için bizce koruma altına alınmamalıdır. Kurumsal görüş de bu yöndedir.

Klasik yapılarda ise sayıları yavaş azalmaktadır. Bunda koruma derneklerinin payı var mıdır ? onu bilemiyoruz .

Ne olursa olsun biz onu seviyoruz , tabi yalnızca çizgi film kahramanı olarak ...

3 Mayıs 2007 Perşembe

Önemsiz şeylerin önemi

İşyerindeyiz ,odamızda uslu uslu çalışıyoruz. Patronun biri geliyor , odanın kapısı neden açık böyle ? diyor. Konu hakkında hiç düşünmemiştik ,mantıklı bir cevap bulamıyoruz ,bu yüzden bir şey diyemiyoruz ,kapatıyor ve gidiyor.

Bir süre sonra diğeri geliyor Bu kapı neden kapalı ? diyor , açıyor ve gidiyor. Allah Alah bunlar beni deniyormu ? diye düşünüyoruz .Burada Rin Tin Tin gibi düşünerek ‘’ Bizimkilerede helal olsun, her konuyu detaylı bir şekilde değerlendiriyorlar ‘’ da diyebiliriz

Bu olay değişik zamanlarda birkaç kez tekrarlanıyor.

Sonunda dayanamayıp diyoruz ki ,Bakın bildiğiniz gibi bu konu çok önemli veya sizi bilmem ama en azından benim için önemli hale geldi . Bir toplantı yapalım ve benim odanın kapısı kapalımı ? , açıkmı ? yarı açık mı ? ,hafif kapalımı kalacak bir karar verelim.

Ne kapıymış valla ? Firma başarısı için bilemem ama bu bakış açısıyla en azından alacağımız zam için önemli hale geldi .

Bu arada firmadanda yavaş yavaş soğumaya başlıyoruz

Gönüllerin Şampiyonu K.Erciyes

Bu konuda bir şeyler yazmazsam çatlicam.Ortada büyük bir başarı var . Basın ‘ın umurunda bile değil ,küçük haberlerle geçiştiriliyor ,küçük haber dediğimde sadece maç sonuçları ,başka haber yok ama basında biraz geride kaldı galiba , büyükbababa yöntemleriyle kolay tiraj yakalamaya devam...dev gibi bütçelerle bir halt yiyemeyen büyük takımların ağzından çıkan her kelime haber olurken gerçek başarılar haber olmuyor.

Yalnız sokaktaki insanlar durumun farkında ve bunu konuşuyor asıl önemli olanda bu zaten.

Adamlar Ligin en dar bütçesiyle harikalar yaratmaya başladı, Kurumsallığın neleri başarabildiğini ,Kayserispor, Sivasspor gibi takımlarla birlikte tüm patronlara gösterdi.

Ekip çalışması konusunda ülkemize dersler veren K.Erciyes Kulübü Başkanı Sn.Ziya Eren ve yönetim kurulları , Sn. Bülent Korkmaz ve ekibi karşısında küme dahi düşseler saygıyla eğiliyoruz.

Detay için : http://www.erciyesspor.org/

Bu aralar çok saygıyla eğildik ama keşke bunu herkes karşısında yapabilsek

Son Dakika !!! Bu hata istensede yapılamaz

Şimdi aldığımız bir habere göre diye başlarlar ya ,bu bilgide yeni geldi

Firma ,geçmişte bir bankadan 3,000 YTL ‘lik teminat mektubu almış , Mektubun teminatı para blokesi , bir süre sonra büyük bir gruba satılmış .

Bankadan şöyle bir telefon geliyor ,

Bizimle firmanızın aktif bir çalışması yok ,teminat mektubunu başka bir bankadan alıp iade edebilirmisiniz ? Tam bir komedi .

Bu olayı duyduğumda kulaklarıma inanamadım .İçinde bulundukları piyasa tam rekabet piyasası , müşteri aslanın ağzında ,böyle bir konuşmayı bir bankacının ,birde pazarlamacının yapması için başına taş falan düşmesi gerek .

Firma güçlü ,seninle doğru dürüst çalışmıyor , bankalara randevu bile vermiyor ,o ufacık mektup sayesinde firmayı sıkıştırsan bir gün çalışma şansın yüksek .Diğer taraftan en önemlisi senin hedeflerin ,onun da büyük potansiyeli var.Üstelik riskde taşımıyorsun ,mektup nakit karşılığı ,Git bir bak bu firma kimmiş neymiş ,yorulmak istemiyorsan telefonda tanımak için bazı sorular sor.

Bu yaklaşım karşısında firma mektubu hemen iade etmiş ,Banka ise bir müşteriyi kaybetti.

Bankadaki arkadaşım beni çok yanılttı. Patronlar birazda haklı galiba ? Çalışanlarına güvenememekte ,bu tür beceriksizliklerinde payı olabilirmi ?

2 Mayıs 2007 Çarşamba

Ekonomist mi ? Ekostratejist mi ?

Ekonomiyi takip eden bazı insanlar bu 2 konuda zaman zaman çelişkiye düşüyor.

Ekonomistler ekonomiyi orta ve uzun vadede tahmin etmeye çalışır.O gün borsa indimi çıktımı ? Yarın bonolarda kar realizasyonu gelirmi ? bu konularla ilgilenmezler ,konularıda değildir bilmeleri de gerekmez .

Ekostratejist ise detay ekonomi bilgisine sahip veya sahip olmayan bir hazinecide olabilir veya para ve sermaye piyasalarına ilgili ekonomistte..Her bir veri onlar için özellikle kısa vade için önemlidir.Kısa vade 1 gün ile birkaç ay arasında olabilir.Genelde Teknik analiz yöntemlerine fazlaca itibar ederler şu bonoyu alın ,şu hisseyi satında çoğu demezler kısa vadeli yön beklentilerini açıklarlar.
Ekonomi kanallarında bu insanları sıkça görebilirsiniz.

Bir ekonomistin kısa vadeli tahmin yapmaması çok normaldir ve bu durumu eleştirmek bilgi eksikliğine dayanır.

Yatırımcıların bir bölümünde bu farkın bilinmemesine dayanan anlamsız tepkiler oluşabilir.
Bu insanlar ekostratejistler ‘in piyasa tahminlerinin daha tutarlı olduğu kanısındadır.Buda doğaldır.Çünkü ekonomistlerin çoğu kısa vade ile ilgilenmezler.Yatırımcı ise kısa vadede kazanmak ister

Daha uzun vadeli tahminleri kısa vade için uygulanabilir şeklinde algılarsanız ekonomistin tahmini tutsa dahi sizin pozisyonunuz terste kalabilir.

Bizce her ikisininde görüşleri önemlidir.
Yalnızca ekostratejistler takip edilirse kısa vadede kazanıyor görünüp uzun vadede kaybedebilir veya az kazanabilirsiniz veya tersi


Yatırım yaparken 2 görüşde değerlendirilmeli ve algıya göre son karar yatırımcı tarafından verilmelidir.Çünkü sonuçta parayı siz kazanıp kaybedersiniz ,itibarı ise ekonomist veya ekostratejistler.

Futbol takımları Kurumsal , ya İşletmeler ?

Bir futbol takımında başkan düşünün , Antrenörlükte yapıyor masörlükte ,teknik direktörlükte yapıyor kalecilikte ,santraforlukta yapıyor malzemecilikte ,

Bizim klasik firmaların çoğundada durum böyle , Patron yöneticilikte yapıyor pazarlamacılıkta ,finansıda takip ediyor ihracatıda ,insan kaynaklarınada bakıyor ithalatada , haklarını yememek gerek telefona bakmayı pek sevmiyorlar demek biraz kurumsallıkta var

Bu ne yetenek böyle ,çok süpermen gördüm sizi yaw ?

Bu sistemi kulüplerinde futbolculuk hariç yapmaya çalışanlarında nasıl çuvalladığını görüyoruz.
Bkz. Turkcell Süper Lig

Takımlar mecburen kurumsal ,çünkü başkanların teknik direktörlük , masörlük ,futbolculuk yapan pek akrabalarıda bulunmuyor.Bazıları bir kısmını kendileri yapıyor ama en azından futbolcu olamayacaklarından eminler. Başkan –futbolcu göremedik henüz

Cimrilikmi ? Cinlikmi ? Yoksa ...Beceriksizlikmi ?

Firmada cimri bir patron varmış ,palto yapıp yurt dışına satarmış .Firmasında düşük ücretli eleman çalıştırıp bunu verimlilik sanırmış.Aradan 3 yıl geçmiş ,biraz geç olsada bir gün maliyetlerde bir anormallik hissetmiş, stoklar habire şişiyormuş ,maliyetlerse düşüyormuş .Önce ‘’ ne kadar karlı çalışıyorum kimse vermiyor kendi kendime bir plaket versemmi ? ‘’ diye düşünmüş ,sonra bu işte bir iş olmasın ,kar varsa ben niye göremiyorum diye jeton düşmüş .Araştırmış , bulduğu sonuç bir paltonun üretiminde yaklaşık 3 metre kumaş kullanılırmış ,palto maliyetine 30 cm. olarak giriyormuş , ( Neden böyleymiş ?bunu bilen yok ) Böyle olunca stok ‘larda olmayan kumaş var görünmüş ,diğer taraftan kumaş kayıtlarda az kullanılmış görününce maliyetde düşmüş ve böylece karlılık yükselmiş.

Patron hatayı yalnızca muhasebecide bulmuş , doğru oda hatalı ama asıl hatalı kim ?

Kemal Sunal büyük adammış ‘’ Şaban ‘’ tiplemelerini yaparken bir bildiği vardı kesin ...

1 Mayıs 2007 Salı

İş hayatında kimlere karşıyız ?

BİZ ,

Çağa ayak uydurmayanlara ,
Kendini geliştirmeyenlere ,
Vizyonu olmayanlara ,
Kapasitesi oranında başarıyı hedeflemeyenlere ,
Bilimsel yöntemleri kullanmayanlara ,
Önemli bir başarısı olmayıp bulutların üstünde uçanlara ,
Rakiplerine yetişemeyenlere ,
Dedikodu yapanlara ,
Objektif olamayanlara ,
Çalıştığı kuruma ihanet edenlere ,
Kendini beğenmişlere ,
Acınacak hallerine gülenlere ,
Dürüst ve açık davranmayanlara ,
Performans değerlendirmesi yapmayanlara ,
Kaytaranlara ,
Rakamları önemsemeyenlere ,
Yalan söyleyenlere ,
Kurumsallaşmayanlara ,
Elemanının önünü kesenlere ,
Ekip çalışmasına önem vermeyenlere ,
Patronunu yanıltanlara ,
Çalışanına kötü davrananlara ,
Arkadaşının ayağını kaydıranlara KARŞIYIZ.

Neden Karşıyız ?

Firma ve buna paralel olarak ülke başarısı için

Diğer çalışanlarda ise hedefi olsun olmasın herkesin yanındayız.Hedef tercih ve yapı meselesidir.İşini düzgün yapsın veya yapmaya çalışsın yeterli.

Ayrıca ,

Ülkenin yükünü çeken küçük işletmelere sonsuz saygı duyuyoruz.Onları eleştirmiyoruz.Eleştirilecek kadar büyümelerini ve çalışanlarına iyi davranmalarını bekliyoruz.

Muhtar Kent Coca Cola Int.’de ,

BAŞARI

Muhtar Kent Coca Cola International ‘in başına getirildi.Bu firma Coca Cola ‘nın Toplam cirosunun yaklaşık % 70 ‘ini yapmaktadır .

Kent, Coca-Cola'da 'da çalışmaya 1978 yılında Atlanta'da başladı. 1985'e kadar bir çok ülkede pazarlama ve operasyon birimlerinde çalıştı, aynı yıl Türkiye ve Orta Asya Bölgesi Genel Müdürü oldu. 1989-1995 döneminde 23 ülkeden sorumlu olarak merkezi Viyana'da bulunan Doğu ve Orta Avrupa Bölüm Başkanlığı ve Coca-Cola International Başkan Yardımcılığı görevini yaptı. 1995-1998 döneminde Coca-Cola Amatil Avrupa Genel Müdürlüğü görevinine getirildi. 1998-2005 yılları arasında Efes İçecek Grup Başkanlığı'na gelen Kent, görevde bulunduğu sürede Adriyatik'ten Çin'e kadar birçok ülkede Coca-Cola ve bira fabrikalarının kurulmasına liderlik yaptı. Bu süre içinde Coca-Cola İçecek'te de yönetim kurulu üyesi olarak çalıştı. İngiltere Hull Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu olan Muhtar Kent'in London City Üniversitesinden İdari Bilimler yüksek lisans diploması bulunmaktadır.

DOĞRU SEÇİM VE GURUR

Tuncay Özilhan: Çok memnunuz Muhtar Kent'in 1997-2004 yılları arasında yönettiği Efes İçecek Grubu'nun sahibi Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan atamanın hem kendileri, hem de Türkiye için bir mutluluk kaynağı olduğunu belirterek, Dünyada ilk kez bir Türk yönetici bu kadar önemli bir göreve geliyor dedi
Kaynak : Radikal

VİZYON

Muhtar Kent'in Coca-Cola International'ın İcra Kurulu Başkanlığı'na (CEO) getirilmesi Anadolu Grubu'nun da önümüzdeki yıllarda yönetimi üstlenecek başkan arayışına gireceğini gösteriyor.

STRATEJİ VE HEDEF BELİRLEME

Anadolu Efes’in hedefi yurt dışı satışlarını iki katına çıkarmak
Efes İçecek Grubu, Türkiye, Orta Asya ve Orta Doğu’da alkolsüz içecek sektöründe lider bir şişeleyici olma stratejisi çerçevesinde 2005 yılında kendi içerisinde bira ve meşrubat olarak ikiye ayrıldı. Böylelikle, yurt içi satışların toplam satışlar içindeki payı önceki yıla göre yüzde 50’den yüzde 60’a yükselen şirket yurt dışı satışlarını da iki katına çıkarmayı hedeflemektedir

VE YİNE BİR BAŞARI

Efes Rusya'da büyüyor
Efes İçecek Grubu, Rusya'daki üçüncü bira fabrikasını Rostov'da açtı. Şirketin Rusya'daki kapasitesi 5.5 milyon hektolitreye çıktı. Efes'in Rusya yatırımları ise 120 milyon doları aştı

Başarı şansmı ? Planlanabilirmi ?

Sn. Muhtar Kent ile gururlanıyoruz. İleriki dönemlerde bir Türk firmasınada aynı başarıları yaşatmasını diliyoruz. Efes İçecek Grubu ekibini başarılarından dolayı kutluyoruz. Sn. Tuncay Özilhan nezdinde ,yönetim kurullarının kurumsal yönetime bu derece inandıkları ve başarıyı yakaladıkları için iş anlayışları karşısında saygıyla eğiliyoruz.

Birazda aynada kendine baksan ?

Bir gün toplantıda geçmiş dönem performansımızı değerlendiriyoruz.

Ben ise insanları sürekli başarısızlığa yönlendiriyorum.Ama farkında olmadan ,

Nasıl mı başarıyorum ? Çok kolay moral bozarak tabi . O olmamış ,bu olmamış ,şöyle yapın ,böyle yapın diyerek.....

Ben bu şekilde saçmalamaya devam ederken birisi sözümü kesti ve ‘’ Biz bu kadar mı başarısızız ? ‘’ dedi. Kafamı kaldırdım ,bir an düşündüm ,bana bunu söyleyen ekipte performansını en çok beğendiğim ,en vazgeçilmez gördüğüm kişi .Demekki hatalı olan benim ,o anda kendime çok kızdım ,kötü yöneticiliğimin farkına o ana kadar nasıl varamamıştım ? Kendime geldim sakin bir görüntü ile başarılı olduğumuzu ama daha iyi olmamız gerektiğini söyledim.Gerçektende rakamlar benim olumsuz davranışımı yansıtmıyordu.

Kötümser sözler söyleyerek yalnızca çalışanların içini karartırsınız.Bu şekilde motivasyon olmaz aksine en iyi elemanlarınızı bile kaybedebilirsiniz.

O arkadaşımıza ,gelişimime katkıda bulunduğu için teşekkür ediyorum.

U.E.F.A. Kupasını almak gibiydi .

Rusyadayız ,Bir akşam, bir kız arkadaşımla bara gittik , (Arkadaşım Alman ,25 yaşında ve bir Alman şirketinde çalışıyor. ) Barda bir Amerikalı yanımıza geldi. Bizimki Amerikalıyla daha önce bir iş görüşmesinde tanışmış . Benim Türk olduğumu Amerikalı bilmiyor ve aralarında ingilizce konuşmaya başlıyorlar ,

Alman : Nasıl Rusça öğreniyormusun ?
Amerikalı : Benim Rusça ‘dan önce Türkçe öğrenmem gerek ,çünkü Türklerle çalışıyoruz dedi ve Türkçe bir şeyler söylemeye çalıştı .

Ben duyduklarıma inanamadım.O anda neler hissettiğimi inanın anlatamam .Galatasaray ‘ın U.E.F.A. kupasını aldığı andan farklı değildi. Bu satırları yazarken bile gururlanıyorum.

Bu duyguyu yaşattığın için Teşekkürler ENKA Ekibi ve vizyon sahibi Patronları ,

Ülke başarımıza gerçek katkılarınız karşısında saygıyla eğiliyoruz .

At gözlüğüyle gidecekmiyiz ? O günleride görebilecekmiyiz ?

Bir firma düşünün kurumsallaşmış ,markası dünyanın her yanında aranıyor ,dünya çapında belli başlı firmaları satın alarak büyüyor ,herkes onu takip ve taklit etmeye çalışıyor ,söylediği sözler saygın dünya gazetelerinde manşetlere taşınıyor veya haber oluyor.

Herşeye karşın alçakgönüllülüğünü kaybetmiyor ,sosyal projelerede destek veriyor ,hayır işleride yapıyor.

Böyle birisini tanıyormuyuz ? Hayır tanımıyoruz .
Kısa vadede tanıma şansımız varmı ? Bu konuda fazla umutlu değiliz .

Uzun vadede tanıma şansımız varmı ? Bizce var ve umutluyuz .Çünkü at gözlüğünü atmış ,bilinçli bir nesil ufukta görünüyor.

Ayrıca , bizi sitelerinde yorumlayan İşletme İktisadı Enstitüsü MBA Öğrencileri Blogu mbaturkce.blogspot.com ‘a teşekkür ediyor, eleştirilerini bekliyoruz. O günleri daha kısa sürede görebilmemiz için bu önemli .